Konu resmiAsya Bütün Azametiyle Uyanıyor!
Okuma Metinleri

Balkan Muharebesi, Cenûbî Afrika’da amele isyanı, Amerika’dan renkli insanların tard olunması, Çin’de Avrupalıların tazyikatı ve re’s-i idareye Napolyonluk etmek hevesine düşen müstebid Yuan Shikai geçirmeleri… Asya’nın her tarafında birer intibah davulu gibi tesirler bıraktı. Balkan Muhârebesi’nden intibaha gelen Âlem-i İslâm, (şimal kısmını hariç tutarsak) âdeta figana ve son darbeye karşı herçi bâd-âbâd müdafaaya hazırlanmaya başladığı gibi, Afrika’daki amele isyanı neticesinde Hindûlarla da ittihada muvaffak oldu. Aynı zamanda müsavat ve adâletin tecellîgâhı olduğu iddia olunan Şimâlî Amerika’ya para kazanmak, ümidiyle toplanan milyonlarca Avrupalı, Asyalı, Afrikalı ve Avustralyalı akvâmdan mülevven olanlar, yani siyahlar ve sarılar, cehâlet ve fakr u mihnete olan i’tiyâdları sâyesinde amelelikle cüz’î bir meblağ iddihâr ettiklerinden hemen tama’kâr Avrupalıların gözüne bir heyûlâ-yı müdhiş gibi göründüler; müstakbelde bütün Avrupa sermâyesinin bu mülevvenler eline geçeceğinden korktular; (Memâlik-i Osmâniyye’de yalnız ecnebîler para kazandığı hâlde, bunu da hepimiz bilirken sükût ettiriliyoruz.) ilâveten mülevvenlerin beyazlar ile imtizâclarının gayr-i kabil olduğundan, binâenaleyh milel-i mezkûrenin dâimâ yabancı kalacağından, Afrikalı bir vatanperver olamayacağından bahs etmeye başladılar. Nihâyet Kaliforniya’da Japonların tardına dâir meclis-i meb’ûsânlarına bir lâyiha da verdiler. Bu lâyiha da bazı sâf-derûn erbâb-ı ilimden utandıklarından bir vakt-i muayyen için te’hîr olundu ise de Japonlar miyânında o kadar amîk bir te’sîr bıraktı ki, şimdi her Japonun ağzında, bu beliyyeye karşı yalnız Asya’nın ittihâdı ile mukābele edilebileceğinden ona sarılmanın lüzûmuna dâir sözler işitiliyor. Çinliler ile de sohbet ederseniz artık Avrupa desâisinin kemiklerine1 dayandığından vatanlarının velev zâhirî istiklâlinin de tehdîd altında bulunduğunu söylerler. Bugün hemen her Çinli Asya’da tevhîd-i mesâî olunmadıkça Avrupa’nın pek yakın vakitte bütün Asya’yı esîr pazarı hâline ifrâğ edeceğinden bahs ediyor. Memâlik-i Osmâniyye’deki cereyân-ı ahîri nazar-ı dikkate alacak olursak herkesin, her bir cemiyetin neşr-i ilim uğrunda bir şeyler düşünmek, bazı hareketlere teşebbüs etmekte olduğunu görürüz. Hindistan ve Cezâir’in kısm-ı mühimmi dahi bu yolda çırpınıyor. Çin’de dahi maarife ihtiyaç hisleri ve maarifi ıslah arzuları, her gün tezahüratıyla açıkça görünmeye başlıyor. Natal’da tazyik olunan Hindli amelenin feryâdları Hindistan’ın büyük şehirlerinde in’ikâs ederek İngiliz adavetini günden güne büyütüyor, hatta tâ Kanada’ya kadar erişip orada bulunan birkaç bin Pencâblı ameleyi de bir habl-i metîn ile yekdiğerine rabt ediyor. Bunların re’s-i kârında bulunan Pencâb mu’teberânından ve Sih Mezhebi ulemasından Sin, Kanada vâlî-i umûmîsi bulunan İngiltere kıralı birâderinin emriyle yirmi dört saat zarfında Kanada’dan ihrâc olunuyor. Bu emir bütün Sih Mezhebi mensûbînini daha sağlam bir ittihâda sevk ediyor. Bugün, müzeyyen Hind mensûcâtı ile üstü mestûr o koca Britanya İmparatorluğu taht-ı mutantanının sütunları sallanıyor, 360 milyonluk Hindistan’ın Hind Müttehid İmparatorluğu’nu ilana hazırlandığı artık tahakkuk ediyor. Aynı zamanda bu tezelzülâtı gören Avrupa dehşetler içindedir! Bu harekâta mukabele etmek, son darbeyi indirip vâsi’ Asya’yı ribka-i esâretine almak için tuzaklar kuruyor. Memâlik-i Osmâniyye’de, Çin’de ve Japonya’da tazyîkāt başlıyor. Her yerde müttehid notalar, müttehid karârlar veriyor. On dokuzuncu asırda galip mevkilinde bulunan Avrupa, bugün gayr-i mer’î bir kuvvetin takarrubunu lerzelerle hissederek, ona mukabeleye, nefsini müdâfaaya hazırlanıyor. Çok olsa rub’ asır sonra haritalarda Şark’tan Garb’a doğru bir seylâbe-i müdhiş başlayacağını açıktan görüyor; istikbâlin parlak günlerini, kendi eliyle işaret ederek genç Asya unsuruna gösteriyor. İşte o genç Asya ki cemî’ mazlûmînin pek yakında halâskârı olacaktır, Şark’tan doğan tâli’u’l-hayrın şaşaalarını görerek, ziyadan muazzeb olan huffâşân gibi titreyen Avrupa’yı, adâlet ve müsâvâta davet edecek ve onlara mevkilerini gösterecektir… Tokyo: Ahmed Münir 1 Metinde (كميلرينه ) şeklinde yazılmıştır

Osmanlıca DERGİ 01 Ocak
Konu resmiTarihte Bu Ay
Tarihte Bu Ay

١ آغستوس قبريس آطه سنڭ فتحي (١٥٧١) . ١ آغستوس آلمانيه نڭ، روسيه يه  حرب اعلان ايتمه سي (١٩١٤) . ٢ آغستوس برنجی دنيا صواشنه كيرمك ايچون تركيه نڭ سفربرلك اعلان ايتمه سي (١٩١٤) . ٢ آغستوس ايراقڭ، كويتي اشغالي (١٩٩٠) . ٢ آغستوس تركيه  ايله  آلمانيه  آراسنده  اتّفاق آندلاشمسي (١٩١٤) . ٤ آغستوس انور پاشانڭ تركستانده  شهيد ايديلمسي (١٩٢٢) . ٤ آغستوس برنجی دنيا صواشنڭ باشلامسي (١٩١٤) . ٦ آغستوس ایكنجی دنيا صواشنده ، آمريقه  برلشيك دولتلري طرفندن، ژاپونيه نڭ هیروشيمه شهرينه  ايلك آطوم بومبه سنڭ آتيليشي (١٩٤٥) . ٧ آغستوس دردنجی محمدڭ سلطنت تختنه  اوتورمسي (١٦٤٨) . ٨ آغستوس روسلرله  قلاص متاركه سنڭ امضالانمه سي (١٧٩١) . ٨ آغستوس ترك ژتلرينڭ قبريسي بومبارديماني و يوز باشي جنكيز طوپلڭ اوچاغي ايله  دوشرك شهيد اولوشي (١٩٦٤) . ١١ آغستوس اوتلق بلي صواشي (١٤٧٣) . ١٤ آغستوس ايكنجي قبريس حركاتي (١٩٧٤) . ١٤ آغستوس سليمانيه  جامعنڭ آچيليش تورني (١٥٥٦) . ١٦ آغستوس ملّي كتبخانه  خدمته  آچيلدي (١٩٤٨) . ١٧ آغستوس قوجه ايلي مركز اولمق أوزره  استانبول، آطه بازاري، يالوه ، بولي و اسكيشهرده  صباح ساعت ٠٣.٠٢’ده  ٧.٤ شدّتنده  ميدانه  كلن دپرمده  رسمي رقملره  كوره  ١٤ بیڭ ٠٩٥ كيشي ئولدي، ٢٧ بیڭ ٢٣٤ كيشي ياره لاندي (١٩٩٩) . ٢٣ آغستوس برنجی سليمڭ، چالديرانده  شاه اسماعيلي يڭمه سي (١٥١٤) . ٢٣ آغستوس سلطان ٢نجی مصطفينڭ يرينه  قرداشي شهزاده  احمدڭ تخته  چيقاريلمسي (١٧٠٣) . ٢٣ آغستوس قسطمونيده  شاپقه  و قيافت زورونليلغنڭ باشلاتیلمسي (١٩٢٥) . ٢٤ آغستوس ١نجی سليمڭ، مرج دابقده  مملوكلري يڭمه سي (١٥١٦) . ٢٦ آغستوس ملازكرد ظفري (١٠٧١) . ٢٩ آغستوس موخاچ ميدان صواشي (١٥٢٦) . ٣٠ آغستوس بيوك تعرّضڭ ظفرله  صوڭوچلانمسي (١٩٢٢) .   1 Ağustos     Kıbrıs Adası’nın fethi (1571). 1 Ağustos     Almanya’nın, Rusya’ya harp ilan etmesi (1914). 2 Ağustos     I. Dünya Savaşı’na girmek için Türkiye’nin seferberlik ilan etmesi (1914). 2 Ağustos     Irak’ın, Kuveyt’i işgali (1990). 2 Ağustos     Türkiye ile Almanya Arasında İttifak Antlaşması (1914). 4 Ağustos     Enver Paşa’nın Türkistan’da şehit edilmesi (1922). 4 Ağustos     I. Dünya Savaşı’nın başlaması (1914). 6 Ağustos     II. Dünya Savaşı’nda, Amerika Birleşik Devletleri tarafından, Japonya’nın Hiroşima şehrine ilk atom bombasının atılışı (1945). 7 Ağustos     IV. Mehmet’in saltanat tahtına oturması (1648). 8 Ağustos     Ruslarla Kalas Mütarekesi’nin imzalanması (1791). 8 Ağustos     Türk jetlerinin Kıbrıs’ı bombardımanı ve Yüzbaşı Cengiz Topel’in uçağı ile düşerek şehit oluşu (1964). 11 Ağustos  Otlukbeli Savaşı (1473). 14 Ağustos  İkinci Kıbrıs Harekâtı (1974). 14 Ağustos  Süleymaniye Camisi’nin açılış töreni (1556). 16 Ağustos  Milli Kütüphane hizmete açıldı (1948). 17 Ağustos  Kocaeli merkez olmak üzere İstanbul, Adapazarı, Yalova, Bolu ve Eskişehir’de sabah saat 03.02’de 7.4 şiddetinde meydana gelen depremde resmi rakamlara göre 14.095 kişi öldü, 27.234 kişi yaralandı (1999). 23 Ağustos  1. Selim’in, Çaldıran’da Şah İsmail’i yenmesi (1514). 23 Ağustos  Sultan 2. Mustafa’nın yerine kardeşi Şehzade Ahmet’in tahta çıkarılması (1703). 23 Ağustos  Kastamonu’da şapka ve kıyafet zorunluluğunun başlatması (1925). 24 Ağustos  1. Selim’in, Mercidabık’ta Memlükleri yenmesi (1516). 26 Ağustos  Malazgirt Zaferi (1071). 29 Ağustos  Mohaç Meydan Savaşı (1526). 30 Ağustos  Büyük Taarruzun zaferle sonuçlanması (1922).

Osmanlıca DERGİ 01 Ocak
Konu resmi“Harbi, Sonunda Zafer Olduğu İçin Seviyorum.”
Poster

Osmanlıca DERGİ 01 Ocak
Konu resmiSefer Bizim, Zafer Allah’ın
Baş Muharrir

سفر بزم، ظفر اللّٰهڭ ”سفر بزم، ظفر اللّٰهڭ“ ديديگمز كوندن بري هپ اعلاي كلمة اللّٰه دعواسنده  حركت ايدن اجدادڭ طورونلري و وارثلري يز. تاريخمز ظفرلرله  طولی. خصوصًا آغستوس آيي بو قونوده  اولدقجه  بركتلي. كري يه  دونوب باقديغمزده ، ايز دوشمنده  نيجه  خيرلي و كوزل ظفرلري كوره بيلييورز. ١٠٧١ آناطولينڭ قاپيلرينڭ آچيلديغي و ان شاء اللّٰه قيامته  قدر اسلام يوردي اولارق قالاجغي بر زماني كورويورز. سلطان آلبارسلانڭ ”بن، مسلمانلرڭ جامعلرده  بزم ايچون دعا ايتمكده  اولدقلري بو ساعتلرده  دشمانڭ أوزرينه  آتيلمق ايستييورم. غالب كليرسه ك آرزو ايتديگمز صوڭوچ كرچكلشمش اولور، يڭيليرسه ك شهيد اولارق جنّته  كيدرز. بوكون بوراده  نه  امر ايدن بر سلطان نه  ده  امر آلان بر عسكر وار؛ بن ده  ايچڭزدن بري اولارق سزڭله  برلكده  صواشاجغم؛ بنمله  كلمك ايسته ينلر پشمه  دوشسونلر، ايسته مه ينلر سربستجه  كري دونه بيليرلر“ سوزلري حالا قولاقلريمزده  چينلايور. ١٥١٤ چالديران صواشي نتيجه سنده  صاغلانان برلك بزه  بر اولمه  يولنده  كوچ ويرييور. درس ويرييور. امر ايدييور. ١٥١٦ مرج دابق ظفري ايله  برابر كلن خلافت عثمانلي دولتي وار اولدقجه  بزه  كوچ ويرمشدر. امّتي بر آراده  طوتان اڭ كوچلي اراده  اولمشدر. ياوز سلطان سليم خانڭ كتاب يوكلي دوه لریني كورويورز بورادن باقديغمزده ؛ كونده  سكز ساعته  واران اوقومه لرينى. هم هر اسمي كچديگنده  قولاقلريمزده  پاتلايان شو سوزلري ديري طوتويور يينه  بزلري. ”ملّتمده  اختلاف و تفرقه  انديشه سي. كوشۀ قبرمده  حتّی بي قرار ايلر بني اتّحادكن صولت اعدايي دفعه  چاره مز،  اتّحاد ايتمزسه  ملّت داغدار ايلر بني.“ بلغراد، موخاچ و دخي قبريس ظفرلري و داها نيجه لري… اوت، بزلر سفرله  مكلّفز، ظفر اللّٰهدن. تاريخي بر حادثه يي نقل ايتمك يرنده  اولاجق تام بو مقامده . مشهوردركه ، بر زمان اسلام قهرمانلرندن و جنكيزڭ اوردوسني متعدد دفعه  مغلوب ايدن جلال الدّين خوارزمشاه حربه  كيدركن، وزراسي و اتباعي اوڭا ديمشلر: ”سن مظفّر اولاجقسڭ. جناب حقّ سني غالب ايده جك.“ او ديمش: ”بن اللّٰهڭ امريله ، جهاد يولنده  حركت ايتمه يه  وظيفه دارم. جناب حقّڭ وظيفه سنه  قاريشمام. مظفّر ايتمك ويا مغلوب ايتمك اونڭ وظيفه سيدر.“ ايشته  او ذات بو سر تسليميتي آڭلامه سيله ، خارقه  بر صورتده  چوق دفعه  مظفّر اولمشدر. ربّم عنايتنى و ظفرلريني اكسيك ايلمه سين أوزريمزدن. آمين. “Sefer bizim, zafer Allah’ın” dediğimiz günden beri hep i’la-yı kelimetullah davasında hareket eden ecdadın torunları ve varisleriyiz. Tarihimiz zaferlerle dolu. Hususan Ağustos ayı bu konuda oldukça bereketli. Geriye dönüp baktığımızda, iz düşümünde nice hayırlı ve güzel zaferleri görebiliyoruz. 1071 Anadolu’nun kapılarının açıldığı ve inşallah kıyamete kadar İslam yurdu olarak kalacağı bir zamanı görüyoruz. Sultan Alparslan’ın “Ben, Müslümanların camilerde bizim için dua etmekte oldukları bu saatlerde düşmanın üzerine atılmak istiyorum. Galip gelirsek arzu ettiğimiz sonuç gerçekleşmiş olur, yenilirsek şehid olarak cennete gideriz. Bugün burada ne emreden bir sultan ne de emir alan bir asker var; ben de içinizden biri olarak sizinle birlikte savaşacağım; benimle gelmek isteyenler peşime düşsünler, istemeyenler serbestçe geri dönebilirler” sözleri hala kulaklarımızda çınlıyor. 1514 Çaldıran Savaşı neticesinde sağlanan birlik bize bir olma yolunda güç veriyor. Ders veriyor. Emrediyor. 1516 Merc-i Dabık zaferi ile beraber gelen hilafet Osmanlı Devleti var oldukça bize güç vermiştir. Ümmeti bir arada tutan en güçlü irade olmuştur. Yavuz Sultan Selim Hanın kitap yüklü develerini görüyoruz buradan baktığımızda; günde sekiz saate varan okumalarını. Hem her ismi geçtiğinde kulaklarımızda patlayan şu sözleri diri tutuyor yine bizleri. “Milletimde ihtilâf ü tefrika endîşesi. Kûşe-i kabrimde hattâ bîkarar eyler beni İttihâdken savlet-i a'dâyı def'e çâremiz,  İttihâd etmezse millet dağdâr eyler beni.” Belgrad, Mohaç ve dahi Kıbrıs zaferleri ve daha niceleri… Evet, bizler seferle mükellefiz, zafer Allah’tan. Tarihi bir hadiseyi nakletmek yerinde olacak tam bu makamda. Meşhurdur ki, bir zaman İslâm kahramanlarından ve Cengiz’in ordusunu müteaddit defa mağlûp eden Celâleddin-i Harzemşah harbe giderken, vüzerâsı ve etbâ ı ona demişler: “Sen muzaffer olacaksın. Cenâb-ı Hak seni galip edecek.” O demiş: “Ben Allah’ın emriyle, cihad yolunda hareket etmeye vazifedarım. Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmam. Muzaffer etmek veya mağlûp etmek Onun vazifesidir.” İşte o zat bu sırr-ı teslimiyeti anlamasıyla, harika bir surette çok defa muzaffer olmuştur. Rabbim inayetini ve zaferlerini eksik eylemesin üzerimizden. Âmin.

Metin UÇAR 01 Ocak
Konu resmiZaferler Ayı Ağustos
Okuma Metinleri

ظفرلر آيي آغستوس تاريخمز برچوق ظفرلرله  طولیدر. تاريخمزده  قازانيلان بيوك ظفرلرڭ برچوغي آغستوس آيي ايچريسنده  طوپلانمشدر. آغستوس آيي، كوكلري تاريخڭ درينلكلرينه  طوغري اوزايوب كيدن تاريخمزڭ ايچنده  شان و شرفله  طولی بر آيدر. آغستوس آيي، تاريخمزڭ طالغه  طالغه  دستانلاشديغي، ملّتلرڭ و دولتلرڭ حافظه لرينه  ابديًا سيلينمز بر مهرڭ اورولديغي شانلي ظفرلر آييدر. ملازكرد ميدان محاربه سي (٢٦ آغستوس ١٠٧١) ٢٦ آغستوس ١٠٧١ تاريخنده ، بيوك سلچوقلي حكمداري آلب آرسلان ايله  بيزانس ايمپراطوري ٤نجی رومن دييوژن آراسنده  كرچكلشن بر صواشدر. سلطان آلب آرسلانڭ ظفري ايله  نتيجه لنن ملازكرد محاربه سي، ”تركلره  آناطولينڭ قاپيلرنده  كسين ظفر صاغلايان صوڭ صواش“ اولارق بيلينير. ”بن، مسلمانلرڭ جامعلرده  بزم ايچون دعا ايتمكده  اولدقلري بو ساعتلرده  دوشمانڭ أوزرينه  آتيلمق ايستييورم. غالب كليرسه ك آرزو ايتديگمز صوڭوچ كرچكلشمش اولور، يڭيليرسه ك شهيد اولارق جنّته  كيدرز. بوكون بوراده  نه  امر ايدن بر سلطان نه  ده  امر آلان بر عسكر وار؛ بن ده  ايچيڭزدن بري اولارق سزڭله  برلكده  صواشاجغم؛ بنمله  كلمك ايسته ينلر پشمه  دوشسونلر، ايسته مه ينلر سربستجه  كري دونه بيليرلر.“ سلطان آلب آرسلان، بو مشهور قونوشمه سنڭ آردندن ايلك هجومي باشلاتمشدر. اوتلق بلي محاربه سي (١١ آغستوس ١٤٧٣) عثمانلي پادشاهي ٢نجی محمد ايله  آق قويونلي دولتي سلطاني اوزون حسن آراسنده  ياپيلمش و فاتح سلطان محمدڭ قازانديغي بر ميدان محاربه سيدر. ترك ايكي حكمدارڭ جهان پادشاهلغي مجادله سي ده  دينيله بيلير. اوتلق بلي محاربه سي برچوق تاريخجي يه  كوره  دونمه  اورانله  قوللانيلان تاقتيك، تكنولوژي و انسان كوجي باقيمندن ١٥نجی يوز ييلڭ اڭ بيوك صواشي اولارق قبول ايديلير. اوتلق بلي صواشيله  بايبورد و شرقي قره حصا ر كبي بعض شهرلر عثمانليلرڭ النه  كچدي. طوپراق قزانجي چوق أونملي اولماسه  ده ، طوغو آناطولي بولكه سنده  حاكميت صاغلاندي و طوغو صينيري بيوك أولچوده  كوگنلك آلتنه  آليندي. چوق فضله  طوپراق غائب ايتمه مش اولسه  ده ، اوتلق بلي صواشيله  آق قويونلي دولتي  بيوك بر اعتبار غائبنه  اوغرادي. اوزون حسنڭ بيوك بر ايمپراطورلق قورمايي آماچلايان جهانكيرلك ادّعاسي صوڭه  ايردي. آق قويونليلر ضعيفلامه  سورجنه  كيردي. اوزون حسنڭ ئولومندن قيصه بر سوره  صوڭره  اورته دن قالقدي. چالديران ميدان محاربه سي (٢٣ آغستوس ١٥١٤) عثمانلي پادشاهي ياوز سلطان سليم ايله  صفوي حكمداري شاه ١نجی اسماعيل آراسنده  ٢٣ آغستوس ١٥١٤’ده ، كونمزده  ايران صينيرلري ايچنده  اولان ماقو شهري ياقيننده  ير آلان چالديران اووه سنده  ياپيلان صواش، عثمانلي اوردوسنڭ كسين ظفريله  صوڭوچلاندي. بو صواشڭ نتيجه سنده  باطني- شيعي صفوي دولتنڭ آناطولي أوزرنده كي حاكميت امللري برطرف ايديله رك آناطولينڭ كوگنلگي تأمين ايديلدي. زيرا چالديران صواشنڭ غائب ايديلمسي طورومنده  عثمانلي تبعه سي اولان علوي تركمنلرڭ صفوي دولتنه  بيعت ايتمه سي سوز قونوسي اولاجق، عثمانلي دولتنڭ حاكميتنه  كولگه  دوشرك ضعيفلامه سنه  بلكه ده  ييقيلمه سنه  سبب اولابيله جكدي. چالديران صواشینڭ قزانيلمسي ايله  ارزنجان، بايبورد و كماخ قلعه سي عثمانلي دولتنڭ حاكميتي آلتنه  كيردي. چالديران صواشنڭ تظاهري اولارق اورته يه  چيقان طورنه طاغ ظفري ايله  ده  دول قدیر اوغوللري بگلگنه  صوڭ ويريلدي و عثمانلي تبعه سي حالنه  كتيريلدي. بويله لكله  دياربكر، ماردين و بتليس عثمانلي طوپراقلرينه  داخل اولدي. چالديران صواشي صوڭره سي آناطوليده كي عثمانلي حاكميتي كسينلشه رك بولگه ده كي ترك-اسلام برلگي صاغلانمش اولدي. مرج دابق ظفري (٢٤ آغستوس ١٥١٦) عثمانلي دولتي، مرج دابق صواشي صوڭره سنده  سوريه ، فلسطين و لبنان جغرافيه سني عثمانلي حاكميتي آلتنه  آلدي. سنّي اهالي يه  صاحب شهرلرڭ نره ده يسه  تمامي ياوز سلطان سليمه  بيعت ايتدكلريني بيلديرديلر و سلطاني شهرلرينه  دعوت ايتديلر. عثمانلي يه  بيعت ايدن سوريه ده  كوچ قوللانيلمقسزين حاكميت صاغلانمشدي آنجق فلسطين و لبنان بولگه لرنده  ياشايان سنّي اولمايان كيمي شهرلر، ايلرله ين تاريخلرده  كوچ قوللانيلارق تابعيت آلتنه  آليندي. مرج دابق صواشي، عثمانلي دولتي ايچون ديني، سياسي، عسكري و اقتصادي آڭلامده  فوق العاده  فائده لر صاغلادي. مرج دابق صواشي أوڭجه سي آناطولي و بالقانلرڭ حاكمي اولان عثمانلي دولتي، مرج دابق صواشي صوڭره سنده  اورته طوغي بولگه سي، ايلرله ين ييللرده  ايسه  قوزي آفريقه  و عرب ياريم آطه سي حاكميتي آلتنه  آلارق جهان دولتي حالنه  كلدي. عثمانلي دولتي، مرج دابق صواشي صوڭره سي جهان دولتي اولمه  يولنده  آديملريني خيزلانديردي و آق دڭزڭ ترك كولي حالنه  كلديگي سورجڭ باشلانغيجي اولدي. آرتق اسلام عالمي عثمانلي دولتنڭ باشاريلريله  افتخار ايدييور، آق دڭزدن كچن كميلر عثمانلي دولتنه  ويرگي ويرمك زورنده  قالييور، آسيه -آوروپه  آراسنده كي توم تجارت باغلانتيلري عثمانلي دولتنڭ قونترولنده  ايشلييوردي. بو كليشمه لرڭ اڭ أونمليسي ده  شبهه سزكه  خلافتڭ عثمانلي دولتنه  دوري اولمشدر. بلغرادڭ فتحي (٢٩ آغستوس ١٥٢١) بلغرادڭ فتحي، ٢٩ آغستوس ١٥٢١ كوني بلغرا دڭ قانوني سلطان سليمان قوموته سنده كي عثمانلي اوردوسي طرفندن فتح ايديلمسي اولاييدر. بلغراد قانوني سلطان سليمانڭ عين زمانده  ايلك فتحيدر. فتحڭ آردندن داها أوڭجه  قلعه يي ايكي كز قوشاتوب آلامامش اولان عثمانليلر هم دده لرينڭ باشارامدیغني باشارمش هم ده  اورته  آوروپه  قاپيلرينى صوڭنه  دك آچمش اولويورلردي. ايتاليه يه  قدر اوزانان عثمانلينڭ آوروپه ده كي كنيشله مه سنڭ صوڭ نقطه سي اولان بلغراد تاريخي اولارق ده  عثمانلي دولتي ايچون بيوك أونم عرض ايدييوردي. چونكه  بو فتحله  عثمانلي دولتنه اورته  آوروپه  يولي آچيلاجق و مجارستانڭ فتحي قولايلاشاجقدي. صيربلر اللرنده كي تك قلعه  اولان بلغرادي قوروياماياجقلريني دوشونه رك بورايي مجارلره  بيراقديلر. آنجق عثمانليلرله  مجارلرڭ آراسي ايي دگلدي. مجارلر، عثمانليلره  قارشي قورولان خاچلي برلگنه  قاتيلييور، بالقان اولوسلريني عثمانليلره  قارشي قيشقيرتييور و فرصت بولدقجه  ترك طوپراقلرينه  صالديرييورلردي. قانوني أوڭدن ايلچيلريني كوندردي آردندن ده  ١٨ مايس ١٥٢١ تاريخنده  يوله  چيقدي. عثمانلي طونانمه سي طونه  نهري يوليله ، قانونی ده قره دن بيوك بر اوردو ايله  بلغراد أوڭلرينه  كلدي. بويله جه  شهر قره دن و نهردن قوشاتيلدي. كونلرجه  سورن شدّتلي آتشدن و چارپيشمه دن صوڭره  عثمانلي قوتلري، ٨ آغستوس، رمضان آيینڭ بشنجي كوني طيش قلعه يه  كيردي. ايچ قلعه نڭ فتحي ايسه  براز داها اوزاديیسه  ده  رمضانڭ ٢٦نجی قدر كيجه سي اوراسي ده  آليندي. موخاچ ظفري (٢٩ آغستوس ١٥٢٦) مجارلرڭ آلمانلره  كوگنه رك سوركلي عثمانلي دولتنى راحتسز ايتمه سي و آلمانلرڭ اسير ايتديگي فرانسه  قرالي فرانسوانڭ آننه سنڭ يارديم ايسته گي أوزرينه  قانوني سلطان سليمان مجارستان أوزرينه  سفره  چيقدي. آماجي مجار مسئله سني حل ايتمك و توم آوروپه يه  كوز داغي ويرمكدي. ٢٩ آغستوس ١٥٢٦’ده  موخاچ اووه سنده  بعض تاريخجيلرڭ تاريخڭ اڭ قيصه  صواشي ديدكلري موخاچ ميدان صواشي ياپيلدي. ايكي ساعت كبي بر سوره  ايچريسنده  مجار اوردوسي قراللري ايله  برلكده  يوق اولدي. آرتق مجارستان دييه  بر دولت قالمدي. ترك غائبي ايسه  يوزلرله  افاده  ايديله جك قدر آز اولمشدر. صواشڭ قدرينى بيوك اورانده  طوپلر بليرله مشدر. بو صواش صيره سنده  ترك حكمدارينى ئولديرمه يه  يمين ايتمش ٣٠ قدر مجار شوواليه سنڭ باشاريسز اولسه لر ده  حكمداره  قدر اولاشمق ايچون ياپدقلري چابه تقديره  دگردي. قانوني سلطان سليمانڭ ايسه  شوواليه لرله  بالذّات مجادله  ايتمسي و أوچ دانه سني بالذّات ئولديرمسي اونڭ جسارتنى و يته نگنى كوسترمسي باقيمندن أونمليدر. قبريسڭ فتحي (١ آغستوس ١٥٧١) قبريس، پيغمبر افنديمزڭ، ”خاله سلطان “دينيلن أم حرام ايله  بر قونوشمه سي و دوام ايده گلن حادثه لر منظومه سي نتيجه سنده  معنوي يوڭدن مسلمانلر ايچون فوق العاده  أونملي بر موقع حالنه  كلمشدر. استانبوله ، ابا  ايّوب الانصاري حضرتلرينه  بيوك بر قيمت بخش ايتمشسه  خاله سلطان ده  قبريسه  عين شرفي قزانديرمشدر. شويله كه : پيغمبر افنديمز، سوت تيزه لري طرفندن اقرباسي اولان أم حرامڭ مدينه ده كي أوينى زيارتلرنده  بر مدّت اويومشلردي. پيغمبريمزڭ كوله رك اوياندقلريني كورن أم حرام ”يا رسول  اللّه! نيچون كولديڭز؟“ دييه  صوردي. پيغمبر افنديمز؛ ”يا أم حرام! امّتمدن بر قسمنى كميلره  بينوب، كافرلره  غزايه  كيدر كوردم“ بويورديلر. أم حرام ده ؛ ”يا رسول  اللّه! دعا ايت ده  بن ده  اونلردن اولايم“ ديينجه  پيغمبر افنديمز ”يا ربّي! بوني ده  اونلردن أيله “ دييه  دعا بويورديلر. آرادن سنه لر كچدي. أم حرام حضرت عثمان زماننده  حضرت معاويه نڭ قوموته سنده  قبريس آطه سنه  دوزنلنن دڭز سفرينه  قوجه سي عباده  بن صامتله  برلكده  كوڭللي اولارق قاتيلدي. او بو صيره ده  ٨٦ ياشنده  بولونويوردي. سفر صيره سنده  نيجه  زحمتلره  قاتلانان و غازيلري دواملي غيرته  كتيرن أم حرام، لارناقه  ياقينلرنده  آتندن دوشمسي أوزرينه  شهيد اولدي. قبري لارناقه  شهرينڭ طوز كولي قيیسنده در. هر باقيمدن چوق أونملي اولان قبريس آطه سنڭ عثمانلي يونتيمنه  آلينمسي، قانونینڭ اوغلي و ١١نجی عثمانلي پادشاهي اولان ٢نجی سليم زماننده  كرچكلشدي. ٢نجی سليم، شيخ الاسلام ابوالسعود افنديدن ده  فتوا آلنجه ، سفر حضرلغنه  باشلانيلمه سني امر ايتدي. فقط أوڭجه  مسئله نڭ باريش يوليله  حلّ ايديلوب حلّ ايديله ميه جگني دڭه مكده  فائده  واردي. بونڭ ايچون ونديگه  أوست أوسته  ايكي ايلچي كوندريلدي. برنجي ايلچي ترجمان محمود افندي ايدي. قبريس صولرنده  ميدانه  كلن اولايلري آڭلاتارق بونلرڭ أوڭلنمه سني و بوراده  اوسلنن قورصانلرڭ سبب اولديغي ضررڭ أودنمه سني ايسته دي. ”يا قورصانلغي بيراقڭ، يا آطه يي آليرز!“ ديدي. ترك طونانمه سي ١٥ مايس ١٥٧٠ده  استانبولدن آيريلدي و ١ تمّوزده  ليماسول قييلرينه  اولاشدي. ٢٨ مايس ١٥٧١ كوني لاغيمڭ پاتلاتيلمه سيله  سورلرده  كديكلر آچيلدي، فقط كيجه  ياريسنه  قدر ياپيلان چارپيشمه لردن بر صوڭوچ آلينامدي. ١ آغستوس ١٥٧١ صباحي، بياض تسليم بايراقلريني طالغه لاندیرمه يه  باشلاديلر. اتّفاقدن آيريلان ونديك، فرانسه  آراجيلغيله  باريش ايسته دي. ٧ مارت ١٥٧٣’ده  امضالادیغي آندلاشمه  ايله  قبريسڭ عثمانلي دولتنه  عائد اولديغني قبول ايتدي. قانونی دورندن بري ويرمكده  اولديغي ييللق ٥٠٠ دوقه  خراج، ١٥٠٠ دوقه يه  چيقاريلدي. آيريجه  قبريس سفرينڭ تضميناتي اولارق أوچ سنه ده  أودنمك أوزره  أوچ يوز بيڭ دوقه  آلتيني ويرمه يي تعهّد ايتدي. *** بيليرزكه  غالب اولان آنجق اللّٰهدر. سفر بزدن ظفر اللّٰهدندر. ربّم بو ملّته  مغلوبيت كوسترمه سين. دائما رضاسي طوغرولتوسنده  خدمت ايتمه يي نصيب ايله سين. آمين. Tarihimiz birçok zaferlerle doludur. Tarihimizde kazanılan büyük zaferlerin birçoğu Ağustos ayı içerisinde toplanmıştır. Ağustos ayı, kökleri tarihin derinliklerine doğru uzayıp giden tarihimizin içinde şan ve şerefle dolu bir aydır. Ağustos ayı, tarihimizin dalga dalga destanlaştığı, milletlerin ve devletlerin hafızalarına ebediyen silinmez bir mührün vurulduğu şanlı zaferler ayıdır. Malazgirt Meydan Muharebesi (26 Ağustos 1071) 26 Ağustos 1071 tarihinde, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans İmparatoru 4. Romen Diyojen arasında gerçekleşen bir savaştır. Sultan Alp Arslan’ın zaferi ile neticelenen Malazgirt Muharebesi, “Türklere Anadolu’nun kapılarında kesin zafer sağlayan son savaş” olarak bilinir. “Ben, Müslümanların camilerde bizim için dua etmekte oldukları bu saatlerde düşmanın üzerine atılmak istiyorum. Galip gelirsek arzu ettiğimiz sonuç gerçekleşmiş olur, yenilirsek şehid olarak cennete gideriz. Bugün burada ne emreden bir sultan ne de emir alan bir asker var; ben de içinizden biri olarak sizinle birlikte savaşacağım; benimle gelmek isteyenler peşime düşsünler, istemeyenler serbestçe geri dönebilirler.” Sultan Alparslan, bu meşhur konuşmasının ardından ilk hücumu başlatmıştır. Otlukbeli Muharebesi (11 Ağustos 1473) Osmanlı padişahı 2. Mehmed ile Akkoyunlu Devleti sultanı Uzun Hasan arasında yapılmış ve Fatih Sultan Mehmed’in kazandığı bir meydan muharebesidir. Türk iki hükümdarın cihan padişahlığı mücadelesi de denilebilir. Otlukbeli Muharebesi birçok tarihçiye göre döneme oranla kullanılan taktik, teknoloji ve insan gücü bakımından 15. yüzyılın en büyük savaşı olarak kabul edilir. Otlukbeli Savaşıyla Bayburt ve Şarkikarahisar gibi bazı şehirler Osmanlıların eline geçti. Toprak kazancı çok önemli olmasa da, Doğu Anadolu bölgesinde hâkimiyet sağlandı ve doğu sınırı büyük ölçüde güvenlik altına alındı. Çok fazla toprak kaybetmemiş olsa da, Otlukbeli Savaşıyla Akkoyunlu Devleti  büyük bir itibar kaybına uğradı. Uzun Hasan’ın büyük bir imparatorluk kurmayı amaçlayan cihangirlik iddiası sona erdi. Akkoyunlular zayıflama sürecine girdi. Uzun Hasan’ın ölümünden kısa bir süre sonra ortadan kalktı. Çaldıran Meydan Muharebesi (23 Ağustos 1514) Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim ile Safevi hükümdarı Şah 1. İsmail arasında 23 Ağustos 1514’te, günümüzde İran sınırları içinde olan Maku şehri yakınında yer alan Çaldıran Ovası’nda yapılan savaş, Osmanlı Ordusu’nun kesin zaferiyle sonuçlandı. Bu savaşın neticesinde Bâtıni-Şii Safevi Devletinin Anadolu üzerindeki hâkimiyet emelleri bertaraf edilerek Anadolu’nun güvenliği temin edildi. Zira Çaldıran Savaşının kaybedilmesi durumunda Osmanlı Tebaası olan Alevi Türkmenlerin Safevi Devletine biat etmesi söz konusu olacak, Osmanlı Devletinin hâkimiyetine gölge düşerek zayıflamasına belki de yıkılmasına sebep olabilecekti. Çaldıran Savaşı’nın kazanılması ile Erzincan, Bayburt ve Kemah Kalesi Osmanlı Devletinin hâkimiyeti altına girdi. Çaldıran Savaşının tezahürü olarak ortaya çıkan Turnadağ Zaferi ile de Dulkadiroğulları Beyliğine son verildi ve Osmanlı Tebaası haline getirildi. Böylelikle Diyarbakır, Mardin ve Bitlis Osmanlı Topraklarına dâhil oldu. Çaldıran Savaşı sonrası Anadolu’daki Osmanlı hâkimiyeti kesinleşerek bölgedeki Türk-İslam Birliği sağlanmış oldu. Mercidabık Zaferi (24 Ağustos 1516) Osmanlı Devleti, Mercidabık Savaşı sonrasında Suriye, Filistin ve Lübnan coğrafyasını Osmanlı hâkimiyeti altına aldı. Sünni ahaliye sahip şehirlerin neredeyse tamamı Yavuz Sultan Selim’e biat ettiklerini bildirdiler ve Sultan’ı şehirlerine davet ettiler. Osmanlı’ya biat eden Suriye’de güç kullanılmaksızın hâkimiyet sağlanmıştı ancak Filistin ve Lübnan bölgelerinde yaşayan Sünni olmayan kimi şehirler, ilerleyen tarihlerde güç kullanılarak tabiiyet altına alındı. Mercidabık Savaşı, Osmanlı Devleti için dini, siyasi, askeri ve iktisadi anlamda fevkalade faydalar sağladı. Mercidabık Savaşı öncesi Anadolu ve Balkanların hâkimi olan Osmanlı Devleti, Mercidabık Savaşı sonrasında Ortadoğu bölgesi, ilerleyen yıllarda ise Kuzey Afrika ve Arap Yarımadası hâkimiyeti altına alarak Cihan Devleti haline geldi. Osmanlı Devleti, Mercidabık Savaşı sonrası Cihan Devleti olma yolunda adımlarını hızlandırdı ve Akdeniz’in Türk Gölü haline geldiği sürecin başlangıcı oldu. Artık İslam Âlemi Osmanlı Devleti’nin başarılarıyla iftihar ediyor, Akdeniz’den geçen gemiler Osmanlı Devletine vergi vermek zorunda kalıyor, Asya-Avrupa arasındaki tüm ticaret bağlantıları Osmanlı Devletinin kontrolünde işliyordu. Bu gelişmelerin en önemlisi de şüphesiz ki hilafetin Osmanlı Devletine devri olmuştur. Belgrad’ın Fethi (29 Ağustos 1521) Belgrad’ın fethi, 29 Ağustos 1521 günü Belgrad’ın Kanuni Sultan Süleyman komutasındaki Osmanlı Ordusu tarafından fethedilmesi olayıdır. Belgrad Kanuni Sultan Süleyman’ın aynı zamanda ilk fethidir. Fethin ardından daha önce kaleyi iki kez kuşatıp alamamış olan Osmanlılar hem dedelerinin başaramadığını başarmış hem de Orta Avrupa kapılarını sonuna dek açmış oluyorlardı. İtalya’ya kadar uzanan Osmanlı’nın Avrupa’daki genişlemesinin son noktası olan Belgrad tarihi olarak da Osmanlı Devleti için büyük önem arz ediyordu. Çünkü bu fetihle Osmanlı Devleti’ne Orta Avrupa Yolu açılacak ve Macaristan’ın fethi kolaylaşacaktı. Sırplar ellerindeki tek kale olan Belgrad’ı koruyamayacaklarını düşünerek burayı Macarlara bıraktılar. Ancak Osmanlılarla Macarların arası iyi değildi. Macarlar, Osmanlılara karşı kurulan Haçlı birliğine katılıyor, Balkan uluslarını Osmanlılara karşı kışkırtıyor ve fırsat buldukça Türk topraklarına saldırıyorlardı. Kanuni önden elçilerini gönderdi ardından da 18 Mayıs 1521 tarihinde yola çıktı. Osmanlı Donanması Tuna nehri yoluyla, Kanuni’de karadan büyük bir ordu ile Belgrad önlerine geldi. Böylece şehir karadan ve nehirden kuşatıldı. Günlerce süren şiddetli ateşten ve çarpışmadan sonra Osmanlı kuvvetleri, 8 Ağustos, Ramazan ayının beşinci günü dış kaleye girdi. İç kalenin fethi ise biraz daha uzadıysa da Ramazan’ın 26. Kadir Gecesi orası da alındı. Mohaç Zaferi (29 Ağustos 1526) Macarların Almanlara güvenerek sürekli Osmanlı Devletini rahatsız etmesi ve Almanların esir ettiği Fransa kralı Fransuva’nın annesinin yardım isteği üzerine Kanuni Sultan Süleyman Macaristan üzerine sefere çıktı. Amacı Macar meselesini halletmek ve tüm Avrupa’ya gözdağı vermekti. 29 Ağustos 1526’da Mohaç Ovasında bazı tarihçilerin tarihin en kısa savaşı dedikleri Mohaç Meydan savaşı yapıldı. İki saat gibi bir süre içerisinde Macar ordusu kralları ile birlikte yok oldu. Artık Macaristan diye bir devlet kalmadı. Türk kaybı ise yüzlerle ifade edilecek kadar az olmuştur. Savaşın kaderini büyük oranda toplar belirlemiştir. Bu savaş sırasında Türk hükümdarını öldürmeye yemin etmiş 30 kadar Macar şövalyesinin başarısız olsalar da hükümdara kadar ulaşmak için yaptıkları çaba takdire değerdi. Kanuni Sultan Süleyman’ın ise şövalyelerle bizzat mücadele etmesi ve üç tanesini bizzat öldürmesi onun cesaretini ve yeteneğini göstermesi bakımından önemlidir. Kıbrıs’ın Fethi (1 Ağustos 1571) Kıbrıs, Peygamber Efendimizin, “Hala Sultan” denilen Ümmü Hiram ile bir konuşması ve devam edegelen hadiseler manzumesi neticesinde manevî yönden Müslümanlar için fevkalade önemli bir mevki haline gelmiştir. İstanbul’a, Eba Eyyûb el Ensari hazretlerine büyük bir kıymet bahşetmişse Hala Sultan da Kıbrıs’a aynı şerefi kazandırmıştır. Şöyle ki: Peygamber Efendimiz, süt teyzeleri tarafından akrabası olan Ümmü Hiram’ın Medine’deki evini ziyaretlerinde bir müddet uyumuşlardı. Peygamberimizin gülerek uyandıklarını gören Ümmü Hiram “Ya Resulullah! Niçin güldünüz?” diye sordu. Peygamber Efendimiz; “Ya Ümmü Hiram! Ümmetimden bir kısmını gemilere binip, kâfirlere gazaya gider gördüm” buyurdular. Ûmmü Hiram da; “Ya Resulullah! Dua et de ben de onlardan olayım” deyince Peygamber Efendimiz “Ya Rabbi! Bunu da onlardan eyle” diye dua buyurdular. Aradan seneler geçti. Ümmü Hi­ram Hazreti Osman zamanında Hazreti Muaviye’nin komutasında Kıb­rıs adasına düzenlenen deniz seferine kocası Ubâde bin Samit’le birlikte gö­nüllü olarak katıldı. O bu sırada 86 ya­şında bulunuyordu. Sefer sırasında nice zahmetlere katlanan ve gazileri devam­lı gayrete getiren Ümmü Hiram, Larnaka yakınlarında atından düşmesi üze­rine şehid oldu. Kabri Larnaka şehrinin Tuz Gölü kıyısındadır. Her bakımdan çok önemli olan Kıbrıs Adasının Osmanlı yönetimine alınması, Kanuni’nin oğlu ve 11. Osmanlı padişahı olan 2. Selim zamanında gerçekleşti. 2. Selim, Şeyhülislâm Ebussuud Efendiden de fetva alınca, sefer hazırlığına başlanılmasını emretti. Fakat önce meselenin barış yoluyla halledilip halledilemeyeceğini denemekte fayda vardı. Bunun için Venedik’e üst üste iki elçi gönderildi. Birinci elçi Tercüman Mahmud Efendi idi. Kıbrıs sularında meydana gelen olayları anlatarak bunların önlenmesini ve burada üstlenen korsanların sebep olduğu zararın ödenmesini istedi. “Ya korsanlığı bırakın, ya adayı alırız!” dedi. Türk donanması 15 Mayıs 1570te İstanbul’dan ayrıldı ve 1 Temmuz’da Limasol kıyılarına ulaştı. 28 Mayıs 1571 günü lağımın patlatılmasıyla surlarda gedikler açıldı, fakat gece yarısına kadar yapılan çarpışmalardan bir sonuç alınamadı. 1 Ağustos 1571 sabahı, beyaz teslim bayraklarını dalgalandım maya başladılar. İttifaktan ayrılan Venedik, Fransa aracılığıyla barış istedi. 7 Mart 1573’te imzaladığı antlaşma ile Kıbrıs’ın Osmanlı Devletine ait olduğunu kabul etti. Kanunî devrinden beri vermekte olduğu yıllık 500 duka haraç, 1500 dukaya çıkarıldı. Ayrıca Kıbrıs Seferinin tazminatı olarak üç senede ödenmek üzere üç yüz bin duka altını vermeyi taahhüt etti. *** Biliriz ki galip olan ancak Allah’tır. Sefer bizden zafer Allah’tandır. Rabbim bu millete mağlubiyet göstermesin. Daima rızası doğrultusunda hizmet etmeyi nasip eylesin. Âmin.

Osmanlıca DERGİ 01 Ocak
Konu resmiKelimelerin Kökenlerine Yolculuk
Kelimelerin Kökenkerine Yolculuk

Sevgili dostlar, bugün sizinle günlük dilde kullandığımız pek çok kelimenin kökenlerine yeni bir yolculuk yapmaya çalışacağız. Dil, yaşayan ve gelişen canlı bir hakikat olduğundan kullandığımız kelimelerin aslî yapılarını bilmek dili daha iyi anlamamıza ve tanımamıza kapı açar. Özellikle geçmişini, tarihini bildiğimiz her kelime,  dilimizi zenginleştirerek daha bilinçli konuşmamızı sağlar. İlk kelimemiz “hamam”. سوكيلي دوستلر، بوكون سزڭله  كونلك ديلده  قوللانديغمز پك چوق كلمه نڭ كوكنلرينه  يڭي بر يولجيلق ياپمه يه  چاليشاجغز. ديل، ياشايان و كليشن جانلي بر حقيقت اولديغندن قوللانديغمز كلمه لرڭ اصلي ياپيلريني بيلمك ديلي داها ايي آڭلامه مزه  و طانيمه مزه  قاپي آچار. أوزللكله  كچمشنى، تاريخنى بيلديگمز هر كلمه ،  ديلمزي زنگينلشديره رك داها بيلينچلي قونوشمه مزي صاغلار. ايلك كلمه مز ”حمام“.   HAMAM: Bu kelime Arapçadan dilimize geçmiş bir kelimedir. Aslı “hammam”dır. Beden temizliği için gidilip yıkanılan sıcak suların bulunduğu büyük yerlere denir. Hatta bir dönem sahildeki “deniz plajlarına” da deniz hamamı denmiştir. Diğer bir nokta ise beden temizliği için gidilip yıkanılan yerlere daha önceden farsça sıcak anlamındaki “germ” ile su manasındaki “âb” kelimelerinin birleşiminden “germ-ab” zamanla da “germâbe” kelimesi kullanılırdı. Eskiden İstanbul’un bazı hamam kitabelerinde şeklinde aslolan kalp ve ahlak temizliğidir. Bunu sağlamadıktan sonra hamam insanı temizlemez manasında şu güzel ifadeler yazılıydı.  “Tıynetin nâ pak ise,  Hayr umma sen germâbeden  Önce tathîr-i kalb et, Sonra tathîr-i beden.” Yani, “kötü huylu, pis karakterli bir kimse isen, germâbe’den (hamamdan) bir hayır umma. Gerçekten temizlenmek istiyorsan önce kalbini, ruhunu, vicdanını temizle, sonra bedenini temizlemeye çalış. Kalbini, maneviyatını, ahlakını temizlemedikten sonra bedeninin temiz olmasının çok faydası yok.” İSTİSMAR:  Bu kelime Arapçadan dilimize geçmiştir. Çoğumuzun bildiği “meyve, kâr, fayda”  manasındaki “semere” kelimesinden köken almıştır. “Semerelenmeyi isteme”  anlamındadır. Kelime Türkçeye geçince Arapçadan farklı bir kullanım alanı bulmuştur.  “Bir şeyden faydalanma, birinin iyi niyetini kötüye kullanma, sömürme” anlamında kullanılır. KAHVALTI: Osmanlıda sabahları kahve içmek âdettendi. Ecdadımız aç karnına kahve içmemek için kahvenin öncesinde bir şeyler yerdi. Zamanla bir öğün ismi haline gelen bu yemeğe “kahvealtı” dediler. Yıllar sonra bu ifade kahvaltı şekline gelip dilimize oturdu. AVLU: Bu kelime Arapçadır. Osmanlı zamanında kelime “havlu” şeklinde kullanılırdı. “etraf, çevre, civar, yöre” manalarına gelen “havl” kökünden doğmuştur. “Havali” kelimesi de aynı kökten gelmektedir. Halk ağzında zamanla  “havlu” kelimesi “avlu” tarzında değişime uğramıştır. HOŞAF: Bu kelime Farsça kökenli olup “hoş” ve “ab” kelimelerinin bir araya gelmesi ile oluşmuştur. Tatlı, hoş su anlamına gelen bu ifade zamanla değişerek hoşaf şeklini almıştır. KAYMAKAM: Bu kelime Arapça kökenli iki kelimeden oluşan bir birleşik kelimedir. “Kâim” kelimesi ile makam kelimesinin izdivacından oluşan bu kelimenin aslı “Kâim-i makam” şeklindedir. Manası ise bir “makamın yerine kaim olan yani aslının yerine geçen, aslının vekili olan” anlamlarına gelmektedir. Kaim-i makam bulunduğu yerde devlete vekâlet eden, devleti temsil eden kişi demektir. KAYNANA: Bu kelime de kaymakam gibi aslı unutulmuş bir kelimedir. “Kaim-i ana” gerçek annenin yerine geçen, gerçek anne gibi olan anlamlarına gelmektedir. KAYNATA: Bu kelime de “kaim-i ata” tamlamasının hal değiştirmesiyle oluşmuştur. “Ata” kelimesi baba, ecdad demektir. Kaynata ise babanın, ecdadın yerine geçen, onun gibi olan anlamlarına gelmektedir. Aynı dil kuralı ile “kaim-i birader” kelimesi de oluşturulmuştur. “Gerçek kardeşin yerine geçen” manasında ecdadımızın düşünce zenginliğini anlatan kelimelerden biridir.

Mirza Ayhan İNAK 01 Ocak
Konu resmiBam Teline Basmak
Deyimlerimiz ve Hikayeleri

بام تلنه  باصمق بام كلمه  اولارق اَوڭ أوستي، چاتي ديمكدر. تركجه ده  طام اولارق قوللانيلير. بام، اصلنده  قانون، طنبور كبي سازلره  طاقيلان تل ديمكدر. بام صقالڭ دوداغه  اڭ ياقين اولان قالين تلنه  ده  ديرلر. تللي سازلرڭ اڭ أوستنده  بولونديغي و قالين سس ويرديگي ايچون بو تله  موسيقيده  ”بام تلي“ دينيلمشدر. بونڭ قارشيتي زير (آلت) اولوب او ده  اڭ اينجه  تلي قارشيلر (زيروبام: آلت و أوست، اينجه  و قالين تللر). اسكيلر اڭ يوكسك پرده دن نغمه  چيقاران بام تلنڭ سسنى، باغيران، أوفكه  ايله  سسنى يوكسلتن كيشيلرڭ كوپورمه لرينه  بڭزتمشلر و بونڭ آدينى ”(برينڭ) بام تلنه  باصمق (ويا طوقونمق)“ دييه  قويمشلر. اگر بريسني آشيری درجه ده  قيزديراجق بر سوزي قصدًا سويله يورسه ڭز، قارشيڭزده كینڭ بام تلنه  باصديغڭزدن هيچ شبهه ڭز اولماسين. چونكه  او ده  بام تلندن سس ويره جك، خشم ايله  قبه لري چينلاتاجقدر. Bâm kelime olarak evin üstü, çatı demektir. Türkçede dam olarak kullanılır. Bam, aslında kanun, tambur gibi sazlara takılan tel demektir. Bam sakalın dudağa en yakın olan kalın teline de derler. Telli sazların en üstünde bulunduğu ve kalın ses verdiği için bu tele musikide “bam teli” denilmiştir. Bunun karşıtı zîr (alt) olup o da en ince teli karşılar (zîrübem: alt ve üst, ince ve kalın teller). Eskiler en yüksek perdeden nağme çıkaran bam telinin sesini, bağıran, öfke ile sesini yükselten kişilerin köpürmelerine benzetmişler ve bunun adını “(Birinin) bam teline basmak (veya dokunmak)” diye koymuşlar. Eğer birisini aşın derecede kızdıracak bir sözü kasten söylüyorsanız, karşınızdakinin bam teline bastığınızdan hiç şüpheniz olmasın. Çünkü o da bam telinden ses verecek, hışım ile kubbeleri çınlatacaktır.

Osmanlıca DERGİ 01 Ocak
Konu resmiOsmanlı’da Bayram ve Mübârek Gece Kutlamaları
Biliyor muydunuz?

Ramazan ve Kurban Bayramları ile mübârek gecelerde yapılan kutlamalara Osmanlı Devletinde farklı bir önem verilirdi. Bu mübârek ve kutlu günlerde kalelerden top atışları yapılırdı. Ayrıca kaleler, evler, sokaklar, önemli mevkiler ve diğer mekânlarda geceleri kandiller yakılırdı. Bu sayede hem dinimizin hem de medeniyetimizin en önemli sembollerinden olan bayramlar ve mübarek geceler, toplumun her kesimince coşkulu bir şekilde kutlanırdı. Osmanlı Padişahlarından Sultan Abdülaziz’in doğum günü 1830 senesinin Berat Kandiline tekâbül etmektedir. Bu sebeple Sultan Abdülaziz, Padişah olduğu dönemde Berat Gecesi kutlamaları yapılırken, aynı zamanda Sultan Abdülaziz’in doğum günü de kutlanmış oluyordu. Bu hususu Sadâret Makamına yazılan 30 Aralık 1866 tarihli evraktan (BOA, A}MKT.MHM, 372/95-2-1) anlayabiliyoruz. Söz konusu evrakta Berat Gecesinde ve doğal olarak Sultan Abdülaziz’in doğum gününde yapılan top atışları ile kandillerin yakılmasından ve Sultan için edilen dualardan bahsedilmektedir. Bununla birlikte yaklaşan Ramazan Bayramında da kutlamaların yapılacağı ifade edilmektedir. عثمانليده  بايرام و مبارك كيجه  قوتلامه لري رمضان و قربان بايراملري ايله  مبارك كيجه لرده  ياپيلان قوتلامه لره  عثمانلي دولتنده  فرقلي بر أونم ويريليردي. بو مبارك و قوتلي كونلرده  قلعه لردن طوپ آتيشلري ياپيليردي. آيريجه  قلعه لر، أولر، صوقاقلر، أونملي موقعلر و ديگر مكانلرده  كيجه لري قنديللر ياقيليردي. بو سايه ده  هم دينمزڭ هم ده  مدنيتمزڭ اڭ أونملي سمبوللرندن اولان بايراملر و مبارك كيجه لر، طوپلومڭ هر كسيمنجه  جوشقولي بر شكلده  قوتلانيردي. عثمانلي پادشاهلرندن سلطان عبدالعزيزڭ طوغوم كوني ١٨٣٠ سنه سنڭ برات قنديلنه  تقابل ايتمكده در. بو سببله  سلطان عبدالعزيز، پادشاه اولديغي دونمده  برات كيجه سي قوتلامه لري ياپيليركن، عين زمانده  سلطان عبدالعزيزڭ طوغوم كوني ده  قوتلانمش اولويوردي. بو خصوصي صدارت مقامنه  يازيلان ٣٠ آرالق ١٨٦٦ تاريخلي اوراقدن (٣٧٢/٩٥-٢-١) آڭلايابيلييورز. سوز قونوسي اوراقده  برات كيجه سنده  و طوغال اولارق سلطان عبدالعزيزڭ طوغوم كوننده  ياپيلان طوپ آتيشلري ايله  قنديللرڭ ياقيلمه سندن و سلطان ايچون ايديلن دعالردن بحث ايديلمكده در. بونڭله  برلكده  ياقلاشان رمضان بايرامنده ده  قوتلامه لرڭ ياپيلاجغي افاده  ايديلمكده در. Belge no: BOA, A}MKT.MHM, 372/95-2-1 Tarih: 22 Şaban 1283 (30 Aralık 1866) (1)Hû (2)Makâm-ı Celîl-i Hazret-i Sadâretpenâhîye (3)Re’sen (4)Numara (5)49 (6)Bekâ-yı vücûd-ı mülkiyet-nümûd-ı şehriyârânesi âlem ve âlemiyâna merhamet-i mahsûsa-i İlâhiye ve sermâye-i füyûz-ı gayr-ı mütenâhiye olan zât-ı hazret-i Hilâfetpenâhînin gıbta-fermâ-yı a’yâd-ı (7)pîşîn ve mes’adet-ârâ-yı eyyâm-ı pesîn ittihâz eylediğimiz şeb-ferah-ı kevkeb-i velâdet-i hümâyûnları cümleye bâis-i mesâr-ı bî-şümâr olduğu hâlde iktirân-ı leyle-i mübâreke (8)berât ile dahî hem-kadr ıyd-i saîd olmakla ber-mu’tâd kılâ’-ı hâkâniyeden müteaddid toplar endaht olunarak leylen dahî kılâ’-ı merkûme ve devâir-i mîriye ve ezikka (9)ve büyût ve mevâki’ ve emâkin-i sâire îkad-ı kanâdîl ile tezyîn ve bu vechle icrâ-yı şehr-âyin olunmuş ve umûm teb’a-i sâdıka-i şâhâneleri deavât-ı efzûnî-i eyyâm-ı (10)ömr ve iclâl ve şevket ve şân-ı hazret-i tâcdârîleriyle tartîb-sâz-ı elsine-i ubûdiyet ve tezyîl-i daavât-ı mahsûsa-i hazret-i vekâletpenâhîleriyle dahî mütezeyyin lisân-ı mefharet (11)oldukları hâlde bu leyle-i mübâreke-i mukaddese cümleye ıyd bir bâlâ-yı ıyd olmuş olduğunun ifâdesi ma’razında takdîm-i mazbata-i çâkerânemize ictisâr kılındı her hâlde emr u fermân (12)hazret-i men lehü’l-emrindir fî 22 Şaban sene 1283 ve fî 18 Kanunuevvel sene 1282 (13)Bende an-a’zâ Hasan (14)Bende serkâtib-i tahrîrât Es-Seyyid … (15) Bende an-a’zâ Mehmed Şâkir (16) Bende an-a’zâ Es-Seyyid Mahmûd (17)Bende müdîr-i evkâf … (18)Ed-dâî nâib … (19)Bende muhâsebeci … … (20)Bende mutasarrıf … (21)Bende an-a’zâ (22)Bende an-a’zâ (23)Bende an-a’zâ … (24)Bende an-a’zâ İsmail …

Arif Emre GÜNDÜZ 01 Ocak
Konu resmiOsmanlıca Yazabiliyorum
Osmanlıca Yazabiliyorum

Zaferler Ayı Milletimiz İslamiyet’i kabul ettikten sonra insanlık tarihinde yeni değerler açan büyük zaferler kazanmış, üstün medeniyetler kurmuştur. Kazanılan bu büyük zaferlerin büyük bir kısmı ve önemlileri içerisinde bulunduğumuz ağustos ayında gerçekleşmiştir. Bundan dolayıdır ki Ağustos ayı şanlı tarihimize “zaferler ayı” olarak geçmiştir. Kanlarıyla kahramanlık destanı yazan ecdadımızın bu durumunu şair şöyle dile getirmiştir; “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır; Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” Bu vesileyle vatanımızı canlarını feda ederek koruyan ve bu toprakları kanlarıyla sulayan bütün şehitlerimizi rahmetle anıyor, kahraman gazilerimizi minnetle yad ediyoruz.                  Ç Ö Z Ü M       ظفرلر آيي ملّتمز اسلاميتي قبول ايتدكدن صوڭره  انسانلق تاريخنده  يڭي دگرلر آچان بيوك ظفرلر قازانمش، أوستون مدنيتلر قورمشدر. قزانيلان بو بيوك ظفرلرڭ بيوك بر قسمي و أونمليلري ايچريسنده  بولونديغمز آغستوس آينده  كرچكلشمشدر. بوندن طولاييدركه  آغستوس آيي شانلي تاريخمزه  ”ظفرلر آيي“ اولارق كچمشدر. قانلريله  قهرمانلق دستاني يازان اجداديمزڭ بو طورومني شاعر شويله  ديله  كتيرمشدر؛ ”بايراقلري بايراق ياپان أوستنده كي قاندر؛ طوپراق، اگر اوغرنده  أولن وارسه  وطندر.“ بو وسيله يله  وطنمزي جانلريني فدا ايدرك قورويان و بو طوپراقلري قانلريله  صولايان بتون شهيدلريمزي رحمتله  آڭييور، قهرمان غازيلريمزي منّتله  ياد ايدييورز.  

Osmanlıca DERGİ 01 Ocak
Konu resmiOsmanlıdan Yemek Tarifleri
Osmanlıdan Yemek Tarifleri

Tavuk Böreği Evvela bir iki tavuğu bade′t-tathîr (Temizledikten sonra) miktar-ı kifaye (Yeteri kadar) su ile yumuşayınca pişirdikten sonra bir vukıyye (1280 gram) miktarı soğanı ince doğrayıp cüz’î tuz ile ovup ve suyunu sıkıp bir iki kaşık yağ ile tavada kavuralar. Tekellüf (Zor) olmaz ise tavukların etini kemikten bir hoşça ayırıp vech-i münasip üzere doğrayıp tekrar soğan ile bir miktar dahi kavurup öylece vazʻ oluna (Konula) Gayet nefis olur. Badehu dakîk-i hâsdan (Özel undan) açılmış ince yufkadan beş on tane tepsiye koduktan sonra tavukları dahi doğrayıp ve soğan karıştırdıktan sonra yufkanın üzerine koyup tekrar üzerine dahi beş on yufka koyup üzerine cüz’î yağ serpip fırında yahut kor üzerinde sac altında pişireler. Süt Böreği Halis bir vukıyye (1280 gram) süt, beş altı taze yumurta akı karıştırıp elli dirhem (160,3 gram) miktarı dakîk-i hâs koyup gereği gibi çalkayıp alıştıkta bir kenarlı tepsiyi bir iki kaşık yağ ile yağlayıp ol mahlût (Karıştırılmış) sütü koyup üzeri nevʻan (Biraz) kızarınca pişireler. Latif olur. Tenavülü (Yemek yemesi) hafif ve naziktir. Bazıları ol tepsiye ibtidâ (Önce) dört beş yufka koyup ve yufkalar tepsiden büyücek olup ve kenarları bükülmek için ki tepsinin iç kenarı havuz gibi ola. Badehu sütü koyup pişirirler. Vâkıâ böyle hoş olur. Bu dahi … ve böreğe müşâbih (Benzer) olur.

Osmanlıca DERGİ 01 Ocak
Konu resmiKitabe Okumaları
Kitâbe Okumaları

Hasan Adlî Efendi ve Muhammed Abdünnebi Efendi Rahmetullahi aleyhim ecmaîn Sâbıkan bu makâm-ı âlî postnişiniMerhûm ma’rûf es-Seyyid eş-Şeyh NureddinEfendi Hazretlerinin mehâdîm-i kirâmındanOlup cami’-i şerîfin imamı ikenÂzim-i tekyegâh-ı bekâ olan es-SeyyidEş-Şeyh Hasan Adlî EfendiVelâdeti sene 1276 irtihâli 7 Receb Cumâ gecesi sene 1347Ve birader-i muhteremi Şeyh Muhammed Abdünnebi EfendiVelâdeti sene 1278 rıhleti sene 1331 رحمت اللّٰه عليهم اجمعينسابقا بو مقام عالي پوستنشينيمرحوم معروف السيّد الشيخ نورالدّينافندي حضرتلرينڭ مخادیم كرامندناولوب جامع شريفڭ امامي ايكنعازم تكيه كاه بقا اولان السيّدالشيخ حسن عدلي افندي ولادتي سنه  ١٢٧٦ ارتحالي ٧ رجب جمعه  كيجه سي سنه  ١٣٤٧و برادر محترمي شيخ محمّد عبدالنبي افندي ولادتي سنه  ١٢٧٨ رحلتي سنه ١٣٣١ Kelimeler: Sâbıkan: Bundan önce, evvelcePostnişin: Bir tekkede şeyhlik postuna oturan, şeyh makamına geçen kimseMehadim: Oğullar, mahdumlarÂzim: göçmekTekyegâh: TekkeVelâdet: doğumİrtihâl: Dünyadan ahirete göçme, ölmeRıhlet: Dünyadan ahirete göçme, ölme, vefat Muhammed Ârif Dede   Hüve’l-Hayyü’l-BâkîKutbü’l-ârifînGavsü’l-vâsilînMerkez Efendi kuddise sirruhu’l-Azîz Hazretlerinin türbedâr-ısuâd-ı şemdârı merhûmve mağfûr Muhammed Ârif Dederûhiyçün el-Fâtiha3 Rebiülahir sene 1216 هو الحيّ الباقيقطب العارفينغوث الواصلینمركز افندي قدس سرهالعزيز حضرتلرينڭ تربه دارسعاد شمداري مرحومو مغفور محمد عارف دده روحيچون الفاتحه  ٣ ربيع الاخر سنه ١٢١٦ Muhammed Tahir Bey Hüve’l-BâkîNevcivânımız gitti cennet bağınaFirkati kaldı vâlidînin canınaKethüdâ-yı Hazret-i Vâlide SultanYusuf Ağa’nın biraderi AhmedAğa’nın mahdûmu merhûmMuhammed Tahir Bey rûhuna fâtihaSene 1216 هوالباقينوجوانمز كتدي جنّت باغنه فرقتي قالدي والدينڭ جاننه كتخداي حضرت والده سلطانيوسف آغانڭ برادري احمدآغانڭ مخدومي مرحوممحمّد طاهر بك روحنه  فاتحه  سنه ١٢١٦

Osmanlıca DERGİ 01 Ocak
Konu resmiTarihten Notlar
Tarihten Notlar

Çocuk İle At Ve Boğa Üzerine bir çocuk binmiş olan kuvvetli bir at bir ovanın ortasında gâh ayakları çimene hafifçe dokunarak ve gâh sıçrayarak ve sağa sola yarım çark icra ederek çocukla eğleniyor gibi dururdu bir boğa öfkesinden böğürerek: “Ne! Böyle bir binici seni istediği gibi kullanıyor ha buna nasıl kızmamalı? Git onu tozun üzerine at!” der. Cins at ona: “Bu güzel ve parlak bir muharebe muvaffakiyeti olacak bir çocuğu yere atmakla iftihar edecek öyle mi?” cevabını verir.  Kurbağa İle Kara Yılan Leylek Ve Kertenkele Bir kurbağanın hasm-ı canı olan bir karayılan varmış. Bu yılan onu her yerde takip edermiş. Kurbağa bundan ancak pek ziyade güçlükle kaçarmış. Bir gün bu şerir yılan bir çayırda güneşe karşı uyurken bir leylek bunu görmüş ve üzerine hücum ederek onu pençeleyip yemiş. Bataklığın kenarından bunu tamamıyla görmüş olan zavallı kurbağa düşmanının ölümünden dolayı sevinmiş. Ve leylek yılanı ancak onu kurtarmak için yediği zannında bulunduğundan halaskarına teşekkür etmek üzere yola çıkmış; lakin bir kertenkelenin yanından geçerken bu hayvan onun bu kadar sevinçli bir tavır ile nereye gittiğini sormuş. Kurbağa da “Beni kurtaran leyleğe teşekkür etmeye gidiyorum” demesi üzerine kertenkele, “Hemşire sen leyleğin seni müdafaa etmek istediğine inandığından dolayı divanesin. O senin var olduğunu bile bilmez. Senin hayatını kurtarmayı düşünmesi şöyle dursun, o açlığını teskin etmek için bir av arıyordu; yılanı buldu, tuttu. Eğer bulmaya idi, ihtimal ki ya seni yahut beni yemiş olacaktı” demiş ve kurbağa bu sözleri işitmesi üzerine kaçıp bataklığın içine saklanmış. Bu masal, büyükler küçüklere tesadüfen bir iyilik ettikleri vakitte, onları bunu yapmaya sevk eden şey ancak kendi menfaatleri olduğunu bize göstermektedir. Örümcek İle İpek Böceği Örümcek ipek böceğini şu sözlerle istihza ediyordu: “Allah Allah! Yaptığın her şeyde bu ne ağırlıktır! Bak ben bir duvarı ne kadar az vakitte sayısız ipliklerle örtüyorum.” İpek böceği ona cevaben, “Haydi öyle olsun! Lakin senin ağın dayanıksızdır, sonra da neye yarar? Hiç. Benim yaptığım iş bari faydalıdır ben az şey yaparsam da onu iyi yaparım” der. Yavru Dişi Maymun İle Büyük Maymun Ve Ceviz Bir genç dişi maymun yeşil kaplı bir ceviz bulur. Onu ısırınca yüzünü ekşitir ve “Ah, hiç şüphe yok ki validem cevizlerin iyi olduğunu bana temin ettiği vakit yalan söyledi; artık gençleri aldatan böyle ihtiyar kimselerin sözlerine geliniz de inanınız! Böyle meyveyi şeytan alsın götürsün!” deyip cevizi atar. Bir maymun onu alır, çarçabuk iki taş arasında kırar, ayıklar ve yedikten sonra ona, “Dostum, ananın hakkı vardı. Cevizler pek lezzetlidir, lakin onları kırmak lazım gelir. Hatırınızda tutunuz ki, hayatta biraz çalışmaksızın hiçbir mahzuziyet yoktur” der.

Ahmet ÇAKIL 01 Ocak
Konu resmiLimon*
Osmanlı Tıbbından

Metnin Transkripsiyonu Meşhûrdur. Miʻdeyi kavî ider. Ve iştihâ getürür. Ağız kokusun eyü eyler. Ekşi geğirmeği ıslâh ider. Kalbi kavî ider. Ve yaramaz hıltları çıkarır. Isıtmalara fâide ide. Miʻdenin harâretin defʻ ide. Boğaza yapışan sülüğü öldüre. Ciğeri ve miʻdeyi sovuda. Bunlardan göyünmüş hıltı arıda. Ve daralmağı gidere. Ve kusmağı kese. Ve gönül döndüğün gidere. Sâkin ide. Safrâyı katʻ ide. Ve kanın sürʻatin kese. Ve baş ağrımasın ve çigzinmesin gidere.Ve hafakana fâide ide. Eğer iki günde bir ısıtma tutan kişiye dahi fâide ide. Miʻdede ve ciğerde olan yelmeşik balgamı çıkara. Ve humârı defʻ ide. Ve ağulu canavarlar sokduğuna ve ağular zahmetine fâide ide. Tohumu bir miskâl ya iki miskâl ya iki dirhem kabuğun giderüb şarâbla ya ıssı suyla ya tuzlu suyla içseler ağız kokusun eyü ide. Ve ekşi geğirmeği giderir. Miʻdeyi ve hazmı kavî ider. Ve kalb ve ciğeri kavî ider. Bögrek süddelerin açar. Ve sidüğü yürüdür. Sovuk hastalıklara fâide ider. Metnin Güncel Çevirisi Limon Limon, mideyi ve hazmı güçlendirir. İştah açıcıdır. Beş-on gram kadar limon tohumunu yada sekiz gram kadar limon kabuğunu şerbetle veya sıcak suyla karıştırıp veyahut tuzlu su ile karıştırılarak içilirse, ağız kokusuna faydası vardır ve mideden kaynaklı ekşi geğirmeyi giderir. Kalbe ve ciğerlere güç verir. Ciğerlerde ve iç organlarda birikmiş balgam ve safra fazlalıklarını söktürür. Ateşli hastalıklara faydası vardır. Mide yanmasını giderir. Boğaza yapışan sülüğü düşürür. Limon, ayrıca göğüs daralmasına ve kusmaya da faydalıdır. Mide bulantısını sakinleştirir. Kan basıncını da düşürür. Ayrıca baş ağrısı ve baş dönmesini giderir. Zehirli hayvan sokmasına ve zehre karşı panzehir etkisi bulunmaktadır. Kalp sıkışmasına faydalıdır. Böbrek tıkanıklıkları ve ödemlere de fayda verir. İdrar söktürücü özelliği vardır. Soğuk karakterli hastalıklarda şifa kaynağıdır. Kelimeler: Kavî: GüçlüHılt: Vücutta var olan dört unsur( Safra, Balgam, Kan, Sevda)Isıtma: Sıtma, ateşli hastalıkKatʻ: KesmekÇizgindir-mek: Dönmek, baş dönmesiHumâr: Sarhoşluk sonrası baş ağrısıHafakan: Kalp sıkışmasıYelmeşik: Uzun süre yerleşmişAğu: ZehirIssı: SıcakSüdde: Ödem *(Kaynak: Tercüme-i Müfredât-ı İbn Baytâr, Süleymaniye Ktp.)

Mesut BUDAK 01 Ocak
Konu resmiBulmaca
Bulmaca

Aşağıdaki kelimeleri Osmanlıca olarak numara sırasına göre yerleştiriniz. Kutulara denk gelen kelimeleri aşağıdaki satıra numarasına göre yerleştirip anahtar cümleyi bulunuz.                 Ç Ö Z Ü M         

Osmanlıca DERGİ 01 Ocak
Konu resmiOsmanlı'da Kurban Bayramı ve İnfak
Belge Okumaları

Osmanlılarda bayramlarla ilgili en ayrıntılı bilgiler teşrifat kitaplarında ve kanunnamelerde yer almaktadır. Merasime kimlerin katılacağı, görevlilerin protokol yerleri ve sıralamaları, bayramlaşmanın nasıl yapılacağı bu kaynaklarda ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Bayram günlerinin tespiti İstanbul kadısının iʼlâmı ile yapılır. Bu bilgi önce padişaha iletilir, ardından halka ilan edilirdi. Bayram hazırlıkları ve kutlamaları, günümüzde de olduğu gibi arefe gününden itibaren başlamaktaydı. Kurban bayramlarında arefe günü ikindi vaktinde top atımına başlanır, bu gelenek bayramın dördüncü günü ikindi vaktine yani teşrik tekbirinin son bulduğu zamana kadar devam ederdi. Arefe günü öğle namazından sonra Divan önünde toplanılır, ardından Bâbüssaâde önünde padişaha kafes hazırlanarak Kurʼân-ı Kerîm dinlenirdi. Gece boyunca Bâbüssaâde civarı temizlenip bayram için hazırlık yapılırdı. Bayram sabahında ise padişah sabah namazını Hırka-i Şerif Odası’nda cemaatle kılar, namaz bitince tebdil-i kıyafetle dışarı çıkar ve mescid karşısındaki fıstık ağacı altında devlet erkânını karşılardı. Bundan sonra Haremʹden Has Oda’ya geçip dilerse kıyafetini değiştirir veya bir miktar istirahat ederdi. Akabinde bayram namazı için tekrar dışarı çıkardı. Namazın akabinde rütbelere göre selamlaşma yapılırdı. Bâbüssaâde önünde hazırlanmış olan bayram tahtına oturan padişahı bayramlamak için gelen devlet erkânı yarım ay şeklinde padişahın yanına ve karşısına dizilirdi. Aynı anda divan çavuşları mehter eşliğinde “Aleyke avnullah (Allahʼın yardımı üzerine olsun)”, “Maşaallah, mağrur olma padişahım senden büyük Allah var!”, “Uğurun açık olsun, ikbâlin füzûn, padişahım devletinle bin yaşa!” dualarını ederdi. El öpecek kimse kalmayınca padişah Arz ağalarını selamlayarak Has Oda’nın sofasına geçerdi. Bu arada saray bahçesine inilecek merdivenlere küçük halılar serilir ve sırmalı bir iskemle konulurdu. Padişah buraya geçip kendisine sunulan armağanları aldıktan sonra tekrar Has Oda’ya geçip yemek yer, yemekten sonra tabaklarla helva ikram edilirdi. Padişah yemeğini bitirince Hasbahçeʹde gezinti yapıp Yalı Köşkü’ne geçerdi. Ardından Mehter takımları getirilir, pehlivanlar güreştirilip kemankeşler (okçular), darbzenler (topçular), gürzbâzlar (halterciler) ve diğer göstericiler hünerlerini sergilerdi. Daha sonra padişah Yalı Köşkü’nden kalkarak Topkapı Kasrı’na gider, burada da Bostancıbaşı büyük toplar attırır ve şenlikler yapılırdı. Padişah buradan tekrar Haremʹe geçerek Has Oda’da tahta oturur, yakın sohbet arkadaşları güzel konuşmalar yapardı. Bu sırada Matbah-ı Âmireʹde hazırlanan hazmı kolay yemekler yenip helvalar ikram edilir, tabii bu arada Yeniçerilere de yemek dağıtılırdı. Yemekten sonra padişahın Hasbahçeʹye inip atla sahilde dolaşarak Bayezid Köşkü’ndeki tahta oturması âdettendi. Burada da hüner sahipleri gelip padişahı eğlendirir ve ganimet alarak giderdi. Daha sonra toplar atılarak padişah Haremʹe geri dönerdi. Klasik dönemdeki bu bayramlaşma merasimi II. Mahmud ile değişmeye başlamış, bayram boyunca çalan mehterin yerini orkestra ile çalınan Batı musikisi almıştır. Ayrıca daha önce uygulanan el ve etek öpmenin yerine tahta bağlanan kurdelenin ucunu öpme (saçak öpmek) usulü getirilmiştir. Diğer dinî cemaatlerin ruhani reislerinin bayram törenlerine katılmaya başlaması da bir başka yeniliktir. 15. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Topkapı Sarayı’nda yapılan bayram merasimlerinin 1867 yılından sonra Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleştirildiğini de belirtmemiz gerekir. Merasimler sonrasında bayramın aslî vecibesine sıra gelirdi. İstanbul’da kurbanlık olarak genellikle koç tercih edilirdi. Kurbanlık hayvanların beslenmesi ve yetiştirilmesi, sur dışında Rami civarındaki Saya Ocağı denilen bir teşkilat tarafından yapılırdı. Kurban kesimi saray avlusunda ifa edilir, padişah da bu ana şahitlik ederdi. Bazen padişahın da bizzat kurban kestiği olurdu. Önceden bu işlemler Topkapı Sarayı’nın avlusunda yapılırken sonrasında Dolmabahçe ve Yıldız Saraylarında gerçekleştirilmiştir. Görüldüğü gibi zaman içerisinde Osmanlı saray teşkilatında da bayramlaşma merasimlerinde bazı değişiklikler yaşanmıştır. Ancak değişmeyen şeyler de vardı. Örneğin bayram hürmetine bazı adi suçlardan hüküm giyen şahısların affı, fakir fukaraya nakdî yardım, giyecek ve yiyecek yardımı, eğlencelerin tertip edilmesi, Osmanlıların uyguladığı güzel âdetlerdendi. Bu âdetlerden birisi de, kurban etlerinin ihtiyaç sahiplerine dağıtılması ve bu şekilde büyük bir sünnetin devam ettirilmesi geleneğidir. Osmanlı Devleti, kurulduğu tarihten itibaren birçok dinî ve sosyal müesseseler inşa ederek insan merkezli yönetim anlayışını benimsemiş, sadece insanlar için değil, can taşıyan her mahlûka şefkat edilmesi gerektiğini kurduğu birçok vakıfla göstermiştir. Kaynağını İslamiyet’ten alan bu anlayışta en önde gelen hizmet sahalarından biri de açları doyurmaktır. Özellikle Allahu Teâlâ’nın, “Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin. (Hac, 28)” şeklinde emrettiği ve sahih sünnette de yer alan kurbanlık etlerden infak edilmesi, başlı başına bir hayır kapısı olmuştur. Osmanlı coğrafyasında maddi durumu hangi seviyede olursa olsun bütün toplum tabakalarında kendisini gösteren kurbanlık paylaşımı sarayda elbette ki daha farklı bir boyutta vuku bulmuştur. Ülke genelinde devlet memurlarına, güvenlik güçlerine, askerî fen ve tıp okullarına, kara ve donanma askerine, bando takımına, hastanelere, itfaiye çalışanlarına, medrese ve mektep öğrencilerine, tekke ve zaviyelerdeki dervişlere ve fukaraya kadar her sınıfa diri kurbanlık hayvan ve kurban eti bağışı yapan padişah ve devlet erkânı, ülkenin uzak coğrafyalarında yaşayan Müslüman halkın ihtiyacı için de bu hayır kapısını daima açık tutmuştur. Bizler de Kurban Bayramı’nın yaklaştığı şu günlerde, kurban ibadetinin infak ruhuna örnek olarak II. Abdülhamid döneminden üç belge paylaşıyoruz. Bu belgelerde İstanbul’un farklı mahallerinde yer alan muhtelif ihtiyaç sahiplerine padişah tarafından dağıtılan kurbanlık hayvan ve benzeri hayırlardan bahsedilmektedir. Kurban Bayramı’nı infak şuuruyla geçirmek temennisiyle, okuyucularımızın ve âlem-i İslam’ın bayramını tebrik ediyoruz. Padişah Tarafından Kurban Payı Dağıtımı İle İlgili Teşekkür Mektubu ve Tutanak Beşiktaş’taki mahallelerdeki fakirlere padişah tarafından 21 adet kurban eti ve 301 okka ekmek dağıtılmasıyla ilgili mahalle yetkililerinin teşekkür mektubu ve dağıtımın doğru şekilde yapıldığına dair tutanak yazısı (29 Aralık 1899) Tekke ve Zaviyelerde Kurban Payı Dağıtımı İle İlgili Padişahın Teşekkür Mektubu ve Tutanak Yazısı İstanbul Aksarayʼdaki mahallelerde tekke ve zaviyelerdeki fakir ve dervişlere verilmek üzere padişah tarafından 45 Osmanlı lirası, 21 kurban ve 301 okka ekmek dağıtıldığından dolayı görevlilerin yazığı teşekkür mektubu ve dağıtımın doğru şekilde yapıldığına dair tutanak yazısı (26 Aralık 1901) Belgenin Transkripsiyonu Hüve Lira-yı Osmanî aded 45 Kurbân aded 21 Etmek kıyye 301 Cenâb-ı Rabb-i Mennân pâdişâh-ı kadirdân ve şehinşâh-ı cihân efendimiz hazretlerini ilâ-âhiriʼd-deverân taht-ı âlî-baht-ı Osmânîʼde ebednişîn-i şevket ü şân buyursun âmîn. Cümle-i işfâk ve inʻâm-ı hazret-i tâcdârîleride bu kere serseccâdeci-i hazret-i şehriyârîleri İzzet Efendi kullarının birâderi Mustafa Efendi memlûkleri vâsıtasıyla lûtfen ihsân buyurulan mebâliğ-i maʻlûmeden mübâyaʻa idilen yiğirmi bir reʼs kurbân ile üç yüz bir kıyye nân-ı azîz ve atiyye-i seniyye biʼl-vusûl mahallât-ı tekâyâ ve zevâyâmızda sâkin bulunan fukarâ ve dervîşâna yegân yegân tevzîʻ ve taksîm ve bu vesîle-i cemîle ile her an muvâzıbı bulunduğumuz duʻâ-yı tevâfür-i eyyâm-ı ömr ü iclâl-i hazret-i zıllullâhîleri yâd ü tezkâr ve îsâl-i kabûlgâh-ı Rabb-i girdgâr kılınmış olduğunun arz u beyânına mücâseret eyleriz. Ol bâbda ve kâtıbe-i ahvâlde emr ü fermân ve lûtf-ı bî-pâyân sultân-ı gîtî-sitân efendimiz hazretlerinindir. Fî 15 Ramazan sene 319 ve fî 13 Kânûn-ı Evvel sene 317 Postnişîn-i hangâh-ı fukarâ dâʻîleri Ahmed Rifʻat Postnişîn-i hangâh-ı fukarâ dâʻîleri … Kâmil Postnişîn-i hangâh-ı fukarâ dâʻîleri es-Seyyid eş-Şeyh Abdülkadir Postnişîn-i hangâh-ı fukarâ dâʻîleri es-Seyyid Muhammed Vahdi Postnişîn-i hangâh-ı fukarâ dâʻîleri Mercimek dergâhı postnişîni eş-Şeyh Süleyman el-Hâlidî… Postnişîn-i hangâh-ı fukarâ dâʻîleri hâdimüʼl-fukarâ Şeyh Müştakzâde Ahmed Aksaray kurbunda Çakırağa Mahallesi Muhtâr-ı sânîsi Muhammed Reşid Aksaray kurbunda Çakırağa Mahallesi İmâmı vekîli Hâfız Muhammed Aksaray kurbunda Çakırağa Mahallesi İmâmı vekîli Hâfız Muhammed Aksaray kurbunda Gurabâ Hüseyin Ağa Mahallesi Muhtâr-ı sânîsi Mustafa Aksaray kurbunda Gurabâ Hüseyin Ağa Mahallesi Muhtâr-ı evveli Ahmed Aksaray kurbunda Gurabâ Hüseyin Ağa Mahallesi İmâmı Tevfîk Gurabâ Hüseyin Ağa Câmiʻ-i şerîf  hademesi dâʻîleri Süleyman Postnişîn-i hangâh-ı fukarâ dâʻîleri Ahmed İbrahim Mahmûdiye Mekteb Merkez-i ibtidâîsi Muʻallim-i sânîsi dâʻîleri İbrahim Selami Ekşikaradut kurbunda Oruç Gâzî Mahallesi Muhtâr-ı sânîsi Hacı Muhammed Ekşikaradut kurbunda Oruç Gâzî Mahallesi Muhtâr-ı evveli Servet Ekşikaradut kurbunda Oruç Gâzî Mahallesi İmâmı Mustafa Arz olunan kurbân ile nân-ı azîz ve atiyye-i seniyye biʼl-vusûl mahallât-ı tekâyâ ve zevâyâ fukarâ ve dervîşânına yegân yegân tevzîʻ ve taksîm olunduğu maʻrûzdur fermân. Fî 13 Kânûn-ı Evvel sene 317 Aksaray mevkiʻi polis komiseri Hüseyin Hüsnü İstanbulʼdaki Askerî fen ve tıp okullarına kurban bayramı dolayısıyla padişah tarafından 60 adet kurbanlık hayvan verildiğine dair ilmühaber Hüve Diri kurbân Aded 60 Yalnız altmış aded Mekâtib-i Fünûn-ı Harbiye ve Tıbbiye-i Şâhâne iʻdâdîlerine ihsân-ı şâhâne buyurulan altmış aded diri kurbân İkinci Fırka-i Hümâyûn Kumandanlığı dâiresinden ahz olunduğunu mutazammın işbu ilmühaber takdîm kılındı. Fî 21 Haziran sene 308 Mekteb-i Harbiye-i Şahâneʼde Dâhiliye Mülâzım-ı Evveli Muhammed Yekta BELGEDE GEÇEN BAZI KELİMELERİN YAZILIŞ ŞEKİLLERİ Kelimeler Ahz: Alma, kabul etmeAtâyâ: HediyelerAtiyye: HediyeBiʼl-vusûl: UlaşarakDaʻavât: DualarDâʻiyâne: Duacılara yakışan şekildeElsine: DillerEvrâd: Virdler, sık okunan dualarEzkâr: ZikirlerGirdgâr: Yaratıcı, kudret sahibiGîtî-sitân: Dünyayı alan, ele geçirenHayriyyet-âyât: Delilleri iyilik olanİclâl: Azamet, büyüklükİʻdâdî: Hazırlığa ait, lise seviyesinde okulİlâ-âhiriʼd-deverân: Dünyanın dönüşünün sonuna kadarİnʻâm: Nimet vermeÎsâl-i kabûlgâh: Kabul makamına ulaşmakİşfâk: Şefkat etme, acımaİʻtâ: VermekKadirdân: KadirbilirKâtıbe: BütünKıyye: Okka, 1282 gramMâ-dâmeʼş-şems veʼl-kamer: Güneş ve ay devam ettikçeMahmidet: ÖvmeMebâliğ: MiktarlarMemlûk: KöleMerkûm(e): Adı geçenMuhtâcîn: MuhtaçlarMutazammın: İçine alan, kapsayanMuvâzıb: İşinde devamlı çalışanMübâyaʻa: Satın almakMücâseret: Gayret göstermekMülûkâne: Padişahlara yakışan şekildeMüteʻâl: Büyük, yüceNân-ı azîz: EkmekNevâl: Kısmet, talihPerverdigâr: Besleyen, terbiye eden, AllahPostnişîn: Posta oturan, bir tekkenin şeyhi olan kimseRefʻ-i eyâdî: Elleri yukarı kaldırma, dua etmeReʼs: BaşSekene: Oturanlar, sakinlerSeniyye: Çok yüceSer: BaşSerîr-i şevket-masîr: Haşmetin sürüp gittiği tahtŞehinşâh: Şahlar şahıŞehriyâr: PadişahŞevket: Haşmet, heybetTâcdârî: Taç giyen hükümdara aitTaht-ı âlî-baht: Bahtı yüce olan tahtTanzîfât: Temizlik işleriTazarruʻât: YalvarmalarTekâyâ: TekkelerTemâdî: Devam etmekTevâfür: Artma, çoğalmaTevzîʻ: Dağıtmak, pay etmekTezkâr: Anma, zikretmeTezyîn: SüslemekVefîre: ÇokYeden be-yedin: Elden eleYegân yegân: Birer birerZebh: Boğazlamak, kesmekZevâyâ: Zaviyeler, küçük tekkelerZıllullâhî: Allahʼın yeryüzündeki gölgesi, halifeye, padişaha aitZuʻafâ: Zayıflar

H. Halit ATLI 01 Ocak
Konu resmiHüsn-i Hat Çalışmaları
Hüsn-i Hat Çalışmaları

Bu sayımızda öğrendiğimiz harflerden “ ل” (Lam)’ın diğer harflerle birlikte nasıl yazı- lacağını göreceğiz. Harfleri yazarken, daha önce öğrendiğimiz başlama ve bitiş şekilleri- ni unutmayalım.

Mesut HIZARCI 01 Ocak