
حضورڭ انشا ايديلديگي مدنيتعثمانلي، يالڭزجه بر دولت دگل؛ عدالتله ، باريشله و برلك روحيله شكللنمش كوكلي بر مدنيتدي. عرق، دين، ديل فرقي كوزتمدن هركسه حضور ويرن بر دوزن قورمشدي. چونكه عثمانليده هركسڭ اللّٰهدن امين اولمسي اساسدي. بو آڭلايش، طوپلومڭ هر طرفنده عدالتله قارشيلاشمه كوگنني نتيجه ويرييوردى. شهرلر ساده جه طاشله دگل؛ كوگن، قومشولق و سلامله انشا ايديليردي. بر يهودينڭ مالي، بر مسلمانه ؛ بر ارمنينڭ جاني، بر توركه امانت صاييليردي. ”قومشوڭ آچكن طوق ياتما“ سوزي، ساده جه بر اخلاقي توصيه دگل؛ اسلامڭ امري و كونلك حياتڭ واز كچيلمز بر قوراليدي.عدالت، كيمسه يه آيريجه لق طانيمازدي. قانون، پادشاه ايچون نه يسه ، خلق ايچون ده اويدي. قاضي أوڭنده هركس اشيتدي. چونكه عدالت، ساده جه دنيوي بر دوزن دگل، آخرت مسئوليتنڭ ده بر پارچه سيدي.عثمانليده باريش، ساده جه قيليچلرڭ قيننده اولمسي دگلدي؛ كوڭللرڭ بربرينه آچيق اولمسيدي. قلبلرده كي سكونت، صوقاقلرده كي حضور، انسانلرڭ بربرينه دويديغي حرمتله بسلنيردي. هركس اينانجنده سربستدي؛ فقط بو أوزكورلك، باشقه سنڭ حقّنه صايغي كوسترمكله دنكه لنيردي. اينانجلر آراسي صايغي، يالڭزجه بر خوش كورو بيچيمي دگل، برلكده ياشامه نڭ تمليدي.برلك ايسه ، فرقليلقلري يوق صايمق دگل؛ اونلري زنكينلك اولارق قبول ايتمكدي. انسانلره ”سنڭ قراقترڭ، اخلاقڭ ناصل؟“ صوروسيله باقيليردي. دگر، طيش كورونوشدن دگل؛ داورانيش، اييلك و درستلكدن قايناقلانيردي. تبسّم، سلام و اكرام عثمانلي انساننڭ اورتاق ديليدي.بو يوزدن انسانلر، قاپيلرينى كليدله مه دن اويور؛ صوقاقده اشياسني بيراقير؛ احتياج صاحبنه چكينمدن يارديم ايدردي. چونكه بو مدنيت، بربرندن امين اولمه نڭ نه ديمك اولديغني دنيايه كوسترمشدي.بوكون، بطون ديوارلر آراسنده حضوري آراركن؛ عثمانلينڭ طاش ديوارلرنده قونوشان عدالتي، كوڭللرده ياشايان سكوني خاطرلايورز. بلكه ده بو يوزدن، تاريخي بر چشمه نڭ باشنده طورديغمزده يا ده بر جامع آولوسنده كوگه باقديغمزده ايچمزه طولان او درين كوگن دويغوسي بزه شوني فيصيلدييور:”مدنيت طاشده دگل، قلبده در. قلبلري احيا ايتديگمزده ، أوزلنن مدنيتي ده يڭيدن انشا ايده جگز.“Osmanlı, yalnızca bir devlet değil; adaletle, barışla ve birlik ruhuyla şekillenmiş köklü bir medeniyetti. Irk, din, dil farkı gözetmeden herkese huzur veren bir düzen kurmuştu. Çünkü Osmanlı’da herkesin Allah’tan emin olması esastı. Bu anlayış, toplumun her tarafında adaletle karşılaşma güvenini netice veriyordu. Şehirler sadece taşla değil; güven, komşuluk ve selamla inşa edilirdi. Bir Yahudi’nin malı, bir Müslüman’a; bir Ermeni’nin canı, bir Türk’e emanet sayılırdı. “Komşun açken tok yatma” sözü, sadece bir ahlaki tavsiye değil; İslam’ın emri ve günlük hayatın vazgeçilmez bir kuralıydı.Adalet, kimseye ayrıcalık tanımazdı. Kanun, padişah için neyse, halk için de oydu. Kadı önünde herkes eşitti. Çünkü adalet, sadece dünyevî bir düzen değil, ahiret mesuliyetinin de bir parçasıydı.Osmanlı’da barış, sadece kılıçların kınında olması değildi; gönüllerin birbirine açık olmasıydı. Kalplerdeki sükûnet, sokaklardaki huzur, insanların birbirine duyduğu hürmetle beslenirdi. Herkes inancında serbestti; fakat bu özgürlük, başkasının hakkına saygı göstermekle dengelenirdi. İnançlar arası saygı, yalnızca bir hoşgörü biçimi değil, birlikte yaşamanın temeliydi.Birlik ise, farklılıkları yok saymak değil; onları zenginlik olarak kabul etmekti. İnsanlara “Senin karakterin, ahlakın nasıl?” sorusuyla bakılırdı. Değer, dış görünüşten değil; davranış, iyilik ve dürüstlükten kaynaklanırdı. Tebessüm, selam ve ikram Osmanlı insanının ortak diliydi.Bu yüzden insanlar, kapılarını kilitlemeden uyur; sokakta eşyasını bırakır; ihtiyaç sahibine çekinmeden yardım ederdi. Çünkü bu medeniyet, birbirinden emin olmanın ne demek olduğunu dünyaya göstermişti.Bugün, beton duvarlar arasında huzuru ararken; Osmanlı’nın taş duvarlarında konuşan adaleti, gönüllerde yaşayan sükûnu hatırlıyoruz. Belki de bu yüzden, tarihî bir çeşmenin başında durduğumuzda ya da bir cami avlusunda göğe baktığımızda içimize dolan o derin güven duygusu bize şunu fısıldıyor:“Medeniyet taşta değil, kalptedir. Kalpleri ihya ettiğimizde, özlenen medeniyeti de yeniden inşa edeceğiz.”


اسلام مذهبلري تاريخنده آشيري و باطني فرقه لر آراسنده صاييلان نصيريلگڭ قوروجيسي ابو شعيب محمّد بن نصير النميريدر. شيعه قايناقلرنده ويريلن بيلكيلره كوره ابن نصير، اثنا عشر يه اماملرندن علي النقي، حسن العسكري و محمّد المهدينڭ امامت دونملرينه يتيشمش و ٨٨٤ ييلنده وفات ايتمشدر. علي النقي دورنده بو امامڭ -حاشا- الٰهلغني، كنديسنڭ اونڭ طرفندن كوندريلمش بر پيغمبر اولديغني ايلري سورديگي، غلو و تناسخ اينانجلرينه يوڭلديگي، حراملري حلال صايديغي آقتاريلمقده در.نصيريلگڭ كوروشلريني ابن نصيردن صوڭره سيستملشديرن كيشي حمدان الخصيبيدر. شيخ ياپراق آديله شهرت بولان خصيبي، نصيريلگڭ ايكنجي قوروجيسي اولارق قبول ايديلير و بو مذهب حقّنده برچوق اثر قلمه آلمشدر. آنجق اڭ مهم اثري، اون آلتي سوره دن اولوشان و نصيريلگڭ قوتسال كتابي صاييلان كتاب المجموعدر.نصيريلگڭ تمل كوروشلري اينجه لنديگنده ، اسلامي قاوراملرڭ تمامًا باطني و كيزمجي يوروملره تابع طوتولديغي كورولمكده در. اسلام ترمينولوژيسي قوللانيلمقله برلكده ، بو قاوراملره يوكلنن آڭلاملر اسلامي آڭلايشدن جدّي بيچيمده صاپمقده در. حتّي زمان زمان خرستيان كولتوريله بڭزرلكلر طاشييان عنصرلر أوڭه چيقمقده در. احمد جودت پاشا، تاريخ جودت آدلي اثرنده بو طورومي شويله آچيقلار: نصيريلرڭ الوهيت و نبوّت حقّنده كي باطل دوشونجه لري هيچ بر ملّتڭ اينانجنه بڭزه مز. اونلره كوره الوهيت هابلدن شيته ، صوڭره اسماعيله و اورادن موسي يه ، آردندن عيسايه و صوڭ اولارق ده حضرت محمّده انتقال ايتمشدر. عين شكلده الوهيت هاروندن شمعونه (خرستيانلرده كي پتروس) و اورادن علي بن ابو طالبه كچمشدر.حضرت علينڭ الوهيت مرتبه سنه چيقاريلمسي نصيريلگڭ اڭ تمل اينانجيدر. اونلره كوره علي ازليدر، ئولومسزدر، هر شيئي ياراتاندر. علي كوگه يوكسلمش، اوراده كونشده قونوملانمش و حالاً كونشده بولونمقده در. بو اينانجلري كرگي كونشڭ طوغوشي و باتيشي زمانلرنده كونشه سجده ايدر و ييلديزلره حرمت كوستريرلر.نصيريلكده تناسخ اينانجي واردر؛ نصيريلر اينانجلرينه كوره روحلر يوجه بر سويه يه اولاشنجه ييلديزلر حالنه كلير و نورلر عالمنه يوكسلير. كناهكار اولانلرڭ روحلري ايسه حيوان جسدلرينه كيرر. نصيريلگه كوره قادينلرڭ روحلري يوقدر. قادينلر، شيطانلرڭ كناهلرندن ياراتيلمشدر و بو سببله سرلري طاشييامازلر.نصيريلر آيريجه بعض صحابه يه و اسلام بيوكلرينه ، أورنگڭ حضرت ابو بكر، حضرت عمر، حضرت عثمان، طلحه ، معاويه كبي اسملره ، حتّي اسلام وليلري اولان عبدالقادر كيلاني، احمد الرفاعي كبي ذاتلره ده لعنت ايدرلر. بو طورلري، اسلام دنياسندن كوكلي بيچيمده آيريلدقلريني كوسترير.نصيريلكده كي اينانج فرقليلقلري، حضرت علينڭ الٰهي مكاني حقّنده ده آيريشمه لره نه دن اولمشدر. قمريه قولنه كوره علي آيده اقامت ايتمكده در. حيدريه قولنه كوره ايسه علي، عرشده بولونمقده در. عرش، قرآنده اللّٰهڭ مكاني اولارق كچديگندن، علينڭ ده اوراده بولونديغي صاوونولمقده در. غيابيه و متوالي كبي ديگر قوللر ده بڭزر شكلده تاڭرينڭ عرشده اولديغني صاوونورلر.حضرت علينڭ الوهيتنى ادّعا ايدن نصيريلك، اسلامڭ طيشنده خرستيانلق باشده اولمق أوزره پك چوق كولتورلردن اتكيلنمشدر. نصيريلگي، باطني يوروملرڭ يوغونلقله بولونديغي و مجسّمه (تاڭري يي جسملشديرن) ايله مشبّهه ( تاڭري يي انسان أوزللكلريله توصيف ايدن) اينانجلرڭ تيپيك بر أورنگي اولارق كورمك ممكندر. بو اعتبارله نصيريلگڭ كوروشلريني اسلامڭ تمل اساسلري ايله باغداشديرمق ممكن دگلدر.İslam Mezhepleri Tarihi’nde aşırı ve batınî fırkalar arasında sayılan Nusayriliğin kurucusu Ebû Şuayb Muhammed b. Nusayr en-Nemîrî’dir. Şîa kaynaklarında verilen bilgilere göre İbn Nusayr, İsnâaşeriyye imamlarından Ali en-Nakî, Hasan el-Askerî ve Muhammed el-Mehdî’nin imamet dönemlerine yetişmiş ve 884 yılında vefat etmiştir. Ali en-Nakî devrinde bu imamın -haşa- ilahlığını, kendisinin onun tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğunu ileri sürdüğü, gulûv ve tenâsuh inançlarına yöneldiği, haramları helal saydığı aktarılmaktadır.Nusayriliğin görüşlerini İbn Nusayr’dan sonra sistemleştiren kişi Hamdan el-Hasibî’dir. Şeyh Yaprak adıyla şöhret bulan Hasibî, Nusayriliğin ikinci kurucusu olarak kabul edilir ve bu mezhep hakkında birçok eser kaleme almıştır. Ancak en mühim eseri, on altı sureden oluşan ve Nusayriliğin kutsal kitabı sayılan Kitâbu’l-Mecmu’dur.Nusayriliğin temel görüşleri incelendiğinde, İslami kavramların tamamen batınî ve gizemci yorumlara tabi tutulduğu görülmektedir. İslam terminolojisi kullanılmakla birlikte, bu kavramlara yüklenen anlamlar İslami anlayıştan ciddi biçimde sapmaktadır. Hatta zaman zaman Hıristiyan kültürüyle benzerlikler taşıyan unsurlar öne çıkmaktadır. Ahmed Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet adlı eserinde bu durumu şöyle açıklar: Nusayrîlerin ulûhiyyet ve nübüvvet hakkındaki batıl düşünceleri hiçbir milletin inancına benzemez. Onlara göre ilahiyet Habil’den Şît’e, sonra İsmail’e ve oradan Musa’ya, ardından İsa’ya ve son olarak da Hz. Muhammed’e intikal etmiştir. Aynı şekilde ulûhiyet Harun’dan Şem’un’a (Hristiyanlardaki Petrus) ve oradan Ali b. Ebî Tâlib’e geçmiştir.Hz. Ali’nin ulûhiyet mertebesine çıkarılması Nusayriliğin en temel inancıdır. Onlara göre Ali ezelidir, ölümsüzdür, her şeyi yaratandır. Ali göğe yükselmiş, orada Güneş’te konumlanmış ve hâlen Güneş’te bulunmaktadır. Bu inançları gereği Güneş’in doğuşu ve batışı zamanlarında Güneş’e secde eder ve yıldızlara hürmet gösterirler. Nusayrilikte tenâsuh inancı vardır; Nusayriler inançlarına göre ruhlar yüce bir seviyeye ulaşınca yıldızlar haline gelir ve nurlar âlemine yükselir. Günahkâr olanların ruhları ise hayvan cesetlerine girer. Nusayriliğe göre kadınların ruhları yoktur. Kadınlar, şeytanların günahlarından yaratılmıştır ve bu sebeple sırları taşıyamazlar.Nusayriler ayrıca bazı sahabeye ve İslam büyüklerine, örneğin Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Talha, Muaviye gibi isimlere, hatta İslam velileri olan Abdulkadir Geylânî, Ahmed er-Rifâî gibi zatlara da lanet ederler. Bu tavırları, İslam dünyasından köklü biçimde ayrıldıklarını gösterir.Nusayrilikteki inanç farklılıkları, Hz. Ali’nin ilahî mekânı hakkında da ayrışmalara neden olmuştur. Kameriyye koluna göre Ali ayda ikamet etmektedir. Haydariyye koluna göre ise Ali, arşta bulunmaktadır. Arş, Kur’an’da Allah’ın mekânı olarak geçtiğinden, Ali’nin de orada bulunduğu savunulmaktadır. Gıyabiye ve Mütevali gibi diğer kollar da benzer şekilde Tanrı’nın arşta olduğunu savunurlar.Hz. Ali’nin ulûhiyetini iddia eden Nusayrilik, İslam’ın dışında Hıristiyanlık başta olmak üzere pek çok kültürlerden etkilenmiştir. Nusayriliği, batınî yorumların yoğunlukla bulunduğu ve mücessime (Tanrı’yı cisimleştiren) ile müşebbihe (Tanrı’yı insan özellikleriyle tavsif eden) inançların tipik bir örneği olarak görmek mümkündür. Bu itibarla Nusayriliğin görüşlerini İslam’ın temel esasları ile bağdaştırmak mümkün değildir.

بعض طاشلر واردركه ، سسلري يوقدر اما سكوتلرنده درين نصيحتلر صاقليدر. اونلر صوسار، فقط حال ديليله انسانه چوق شي آڭلاتير. ايشته كوفه كي طاشي ده بويله طاشلردن بريدر. دڭزلرڭ قديم سسسزلگنده ، زمانڭ اينجه اينجه طوقوديغي كوچك استريديه قابوقلري صبرله بر آرايه كلير؛ بربرينه كنتلنير و طوپراغڭ آلتنده ياواش ياواش شكللنير. طوغانڭ رحمندن طوغان بو طاش، ير يوزينه چيقاريلديغنده هنوز يوموشاقدر. قولاي شكل آلير، ايشلنمه سي راحتدر. فقط قدري هوا ايله بولوشديغنده باشلار دگيشمه يه . هوايله تماس ايتدكجه بنيه سنه قاربون ديئوقسيت آلير، ايچنده كورونمه ين بر كيميا ايشلر و طاش زمانله سرتلشير. طايانيقليلق قازانير. أويله كه ، آرتيق اوني شكللنديرمك زوردر؛ چونكه كندي شكلنى بولمش، وارلغنى تحكيم ايتمشدر. يوموشاقلغندن واز كچمدن، زمانڭ و چوره سنڭ اتكيسيله كوچلنمشدر. طبيعتله صاواشمادن، عكسنه اونڭله اويوم ايچنده دونوشه رك قاليجيلغڭ سرلريني أوگرنمشدر.انسان ده بويله دگلميدر؟ يوموشاق باشلي، أوفكه سني يوتابيلن، حلم صاحبي بر كيشي ايلك باقيشده ضعيف و نارين كورونه بيلير. اويسه اصل قوت، طيشده دگل ايچده در. بويله بري، طيشاري يه قارشي يوموشاقلغنى قوروركن ايچ دنياسنده چليكدن بر اراده طاشير. صبرله ، متانتله و آڭلايشله بويوين بو فطري ياپي، زمانله أويله بر كوچ قازانيركه ، اطرافنده أورولن هر ايليشكي اونڭ حكمتله يوغرولمش مزاجندن نصيبلنير. حلمڭ ايچنده صاقلي طوران او صاغلام طوروش، أوفكه آڭلرنده صوصمه يي سچر؛ اينجيتمك يرينه آڭلامه يه ، قيرمق يرينه اوڭارمه يه يوڭلير. و ايشته بو يوڭليش، زمانله كيشينڭ قراقترينى قاليجي بر اثره دونوشديرور.رسول الله افنديمزڭ (صلّي الله عليه و سلّم) اشجه سويله ديگي شو جمله نه درين بر معنا طاشير: “سنده اللّٰهڭ سوديگي ايكي أوزللك واردر: يوموشاق خويليلق و احتياطكارلق.” بو افاده ، كوفه كي طاشنڭ انسانده تظاهر ايتمش حالدر عادتا. حلم، ساده جه بر خوي دگل، حياتي قاوراييش بيچيميدر. سكونتي ترجيح ايده بيلمك، نفسڭ فيرطينه لرينه قارشي ليمان قالابيلمكدر. قرآن كريمده ده پيغمبريمزڭ انسانلره قارشي يوموشاق داورانيشي ربّمز طرفندن أوگولور: “اگر سن قاتي و قبا اولسه يدڭ، انسانلر اطرافڭدن طاغيلير كيدرلردى.” بو آيت، ساده جه بر خطاب دگل، بر حيات درسي صونار: انسانلري بر آراده طوتان شي يوموشاقلق، آڭلايش و صبردر. كوچ ايسه ، باغرمقده دگل؛ باغيشلامقده در.تاريخ بوينجه كوفه كي طاشيله انشا ايديلن ياپيلر، ساده جه طاش أوستنه طاش قونولارق دگل؛ صبرله ، بيلكيله ، أوڭ كورويله يوغرولارق يوكسلمشدر. سليمانيه نڭ هيبتلي ديوارلري حالا ديمديك آياقده طورييورسه ، بونده بو طاشڭ سر طولي طبيعتنڭ بيوك پايي واردر. ايلك باقيشده يوموشاق اولوشي، اونڭ ضعيفلغي دگل؛ پوتانسييلنڭ كوستركه سيدر. طبقي انسان كبي… حلم ايله تمللنمش بر قراقتر ده يوز ييللر كچسه بيله دگرينى غائب ايتمز. اونڭ آدي آڭيلديغنده آغزلردن كوزل سوزلر دوكولور، خاطره سي قلبلرده ايز بيراقير. چونكه بويله بري، عمري بوينجه كوڭللري تعمير ايتمش، قيرغينلقلري اوڭارمش، دوستلقلري سورديرمش بريدر.كلڭ، بر آن طوروب دوشونه لم: أوفكه نڭ چابوجق قبارديغي، كوڭللرڭ اينجلديگي، صبرڭ آزالديغي بر چاغده ياشييورز. هركس سسنى يوكسلتييور، قلبلر كيدرك سرتلشييور. بويله بر دونمده حلم صاحبي اولمق، بر فضيلت دگل؛ بلكه ده بر ضرورت. زيرا بو كونلرده يوموشاق اولمق، سرتلگڭ آراسنده ديرنجلي قالابيلمكدر. طبقي كوفه كي كبي، ايلك باقيشده يوموشاق اما زمانله اڭ صاغلام حالنه قاووشان بر طاش كبي.نه زمان أوفكه كلوب قلبڭزي طارالتيرسه ، كوفه كي طاشني خاطرلايڭ. اونڭ سسسز صبرينى، ظريف دونوشومني، سرتلگه قارشي كوسترديگي اصل ديرنج حالني خاطرلايڭ. چونكه يوموشاقلق، كچيجي بر طوروم دگل؛ قاليجي بر طوروشدر. و اونوتمايڭ، الله اييلك ايدنلري سور. چونكه اييلك، چوغي زمان باغيرارق دگل؛ سسسزجه ياپيلان بر فداكارلقله ، بر كوڭل آلمه ايله ، بر تبسّمله كلير.Bazı taşlar vardır ki, sesleri yoktur ama sükûtlarında derin nasihatler saklıdır. Onlar susar, fakat hal diliyle insana çok şey anlatır. İşte Küfeki Taşı da böyle taşlardan biridir. Denizlerin kadim sessizliğinde, zamanın ince ince dokuduğu küçük istiridye kabukları sabırla bir araya gelir; birbirine kenetlenir ve toprağın altında yavaş yavaş şekillenir. Doğanın rahminden doğan bu taş, yeryüzüne çıkarıldığında henüz yumuşaktır. Kolay şekil alır, işlenmesi rahattır. Fakat kaderi hava ile buluştuğunda başlar değişmeye. Havayla temas ettikçe bünyesine karbondioksit alır, içinde görünmeyen bir kimya işler ve taş zamanla sertleşir. Dayanıklılık kazanır. Öyle ki, artık onu şekillendirmek zordur; çünkü kendi şeklini bulmuş, varlığını tahkim etmiştir. Yumuşaklığından vazgeçmeden, zamanın ve çevresinin etkisiyle güçlenmiştir. Tabiatla savaşmadan, aksine onunla uyum içinde dönüşerek kalıcılığın sırlarını öğrenmiştir.İnsan da böyle değil midir? Yumuşak başlı, öfkesini yutabilen, hilim sahibi bir kişi ilk bakışta zayıf ve narin görünebilir. Oysa asıl kuvvet, dışta değil içtedir. Böyle biri, dışarıya karşı yumuşaklığını korurken iç dünyasında çelikten bir irade taşır. Sabırla, metanetle ve anlayışla büyüyen bu fıtri yapı, zamanla öyle bir güç kazanır ki, etrafında örülen her ilişki onun hikmetle yoğrulmuş mizacından nasiplenir. Hilmin içinde saklı duran o sağlam duruş, öfke anlarında susmayı seçer; incitmek yerine anlamaya, kırmak yerine onarmaya yönelir. Ve işte bu yöneliş, zamanla kişinin karakterini kalıcı bir esere dönüştürür.Resûlullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Eşecc’e söylediği şu cümle ne derin bir mana taşır: “Sende Allah’ın sevdiği iki özellik vardır: Yumuşak huyluluk ve ihtiyatkârlık.” Bu ifade, Küfeki Taşının insanda tezahür etmiş halidir adeta. Hilim, sadece bir huy değil, hayatı kavrayış biçimidir. Sükûneti tercih edebilmek, nefsin fırtınalarına karşı liman kalabilmektir. Kur’an-ı Kerim’de de Peygamberimizin insanlara karşı yumuşak davranışı Rabbimiz tarafından övülür: “Eğer sen katı ve kaba olsaydın, insanlar etrafından dağılır giderlerdi.” Bu ayet, sadece bir hitap değil, bir hayat dersi sunar: insanları bir arada tutan şey yumuşaklık, anlayış ve sabırdır. Güç ise, bağırmakta değil; bağışlamaktadır.Tarih boyunca Küfeki Taşıyla inşa edilen yapılar, sadece taş üstüne taş konularak değil; sabırla, bilgiyle, öngörüyle yoğrularak yükselmiştir. Süleymaniye’nin heybetli duvarları hâlâ dimdik ayakta duruyorsa, bunda bu taşın sır dolu tabiatının büyük payı vardır. İlk bakışta yumuşak oluşu, onun zayıflığı değil; potansiyelinin göstergesidir. Tıpkı insan gibi… Hilm ile temellenmiş bir karakter de yüzyıllar geçse bile değerini kaybetmez. Onun adı anıldığında ağızlardan güzel sözler dökülür, hatırası kalplerde iz bırakır. Çünkü böyle biri, ömrü boyunca gönülleri tamir etmiş, kırgınlıkları onarmış, dostlukları sürdürmüş biridir.Gelin, bir an durup düşünelim: Öfkenin çabucak kabardığı, gönüllerin inceldiği, sabrın azaldığı bir çağda yaşıyoruz. Herkes sesini yükseltiyor, kalpler giderek sertleşiyor. Böyle bir dönemde hilm sahibi olmak, bir fazilet değil; belki de bir zaruret. Zira bugünlerde yumuşak olmak, sertliğin arasında dirençli kalabilmektir. Tıpkı Küfeki gibi, ilk bakışta yumuşak ama zamanla en sağlam hâline kavuşan bir taş gibi.Ne zaman öfke gelip kalbinizi daraltırsa, Küfeki Taşını hatırlayın. Onun sessiz sabrını, zarif dönüşümünü, sertliğe karşı gösterdiği asil direnç hâlini hatırlayın. Çünkü yumuşaklık, geçici bir durum değil; kalıcı bir duruştur. Ve unutmayın, Allah iyilik edenleri sever. Çünkü iyilik, çoğu zaman bağırarak değil; sessizce yapılan bir fedakârlıkla, bir gönül alma ile, bir tebessümle gelir.

انسان، ير يوزينه كوزلريني آچديغي ايلك آندن اعتبارًا بر يولجيدر. هر آديمي، هر دوشونجه سي، هر آرزوسي بر يوله دونوشور. و يول، ساده جه طاشله ، طوپراقله ، خريطه يله چيزيلمز؛ جسارتله ، اينانجله ، آدانمشلقله قازيلير. چونكه يول اوزوندر، بعضًا ده طاشلي… جسارت ايستر. او يوزدن چوغي زمان باقارز، اما يورويه مه يز.انسان، كيتمديگي يره عائد اولاماز.باصيلمامش طوپراق، سني خاطرلاماز.اوغرنده تر دوكولممش بر دعوا، سنڭله يورومز.قاپيسي هيچ چالينمامش بر شهر، سني أو صاحبي صايماز.كيده مديگڭ ير سنڭ دگلدر.چونكه او ير، ساده جه بر مكان دگلدر.بعضًا بر حقيقتدر.بعضًا دوست بر قلبدر.بعضًا بر فكرڭ اڭ صارپ يوقوشيدر.كيتمديسه ڭ، او ذروه ساده جه اوزاقدن باقيلان بر خيالدر. الڭله طوتمديسه ڭ، آياقلرڭله طيرمانمديسه ڭ، يورگڭله يوكلنمديسه ڭ… او طاغ سنڭ دگلدر.انسان بعضًا بر فكره يورور.يورولارق، صوسايارق، بلكه ده يالڭزلاشارق.اما يورور. چونكه بيلمزسه ، أوگرنه مز.صورغولامازسه ، ايناناماز.كيده مزسه ، او فكرله همحال اولاماز.سوكي يه ده كيتمك كركير.ياره لي بر يورگه ال اولمق ايچون…كوز ياشنه اوموز، نشئه سنه يول آرقداشي اولمق ايچون.اوزاقدن سونڭ سوكيسي اكسيكدر.چونكه ياننه وارمديغڭ بري، قلبڭه مسافر اولماز.مملكت ده بويله در.ساده جه بايراقله ، ساده جه جغرافيه يله ، ساده جه حكايه يله سويلمز.طاشني طوتمادن، طوزينه بولاشمادن، صوقاقلرنده غائب اولمادن اولماز.طوپراغنه طوقونمديغڭ بر يري، ساده جه أوزلمڭله ايصيتامازسڭ.بعضًا بر فكر، بعضًا بر شهر، بعضًا بر انسان…اما كيده جكسڭ.آياقلرڭله ، يورگڭله ، نيتڭله كيده جكسڭ.چونكه آنجق يورورسه ڭ عائد اولورسڭ.آنجق ترڭله مهرلرسه ڭ، سڭا عائد اولور.اونوتما !كيده مديگڭ ير سنڭ دگلدر.İnsan, yeryüzüne gözlerini açtığı ilk andan itibaren bir yolcudur. Her adımı, her düşüncesi, her arzusu bir yola dönüşür. Ve yol, sadece taşla, toprakla, haritayla çizilmez; cesaretle, inançla, adanmışlıkla kazılır. Çünkü yol uzundur, bazen de taşlı… Cesaret ister. O yüzden çoğu zaman bakarız, ama yürüyemeyiz.İnsan, gitmediği yere ait olamaz.Basılmamış toprak, seni hatırlamaz.Uğrunda ter dökülmemiş bir dava, seninle yürümez.Kapısı hiç çalınmamış bir şehir, seni ev sahibi saymaz.Gidemediğin yer senin değildir.Çünkü o yer, sadece bir mekân değildir.Bazen bir hakikattir.Bazen dost bir kalptir.Bazen bir fikrin en sarp yokuşudur.Gitmediysen, o zirve sadece uzaktan bakılan bir hayaldir. Elinle tutmadıysan, ayaklarınla tırmanmadıysan, yüreğinle yüklenmediysen… O dağ senin değildir.İnsan bazen bir fikre yürür.Yorularak, susayarak, belki de yalnızlaşarak.Ama yürür. Çünkü bilmezse, öğrenemez.Sorgulamazsa, inanamaz.Gidemezse, o fikirle hemhâl olamaz.Sevgiye de gitmek gerekir.Yaralı bir yüreğe el olmak için…Gözyaşına omuz, neşesine yol arkadaşı olmak için.Uzaktan sevenin sevgisi eksiktir.Çünkü yanına varmadığın biri, kalbine misafir olmaz.Memleket de böyledir.Sadece bayrakla, sadece coğrafyayla, sadece hikâyeyle sevilmez.Taşını tutmadan, tozuna bulaşmadan, sokaklarında kaybolmadan olmaz.Toprağına dokunmadığın bir yeri, sadece özleminle ısıtamazsın.Bazen bir fikir, bazen bir şehir, bazen bir insan…Ama gideceksin.Ayaklarınla, yüreğinle, niyetinle gideceksin.Çünkü ancak yürürsen ait olursun.Ancak terinle mühürlersen, sana ait olur.Unutma!Gidemediğin yer senin değildir.

ايشته نقل صحيح قطعي ايله اصحابنه خبر ويرمشكه : “سز عموم دشمانلريڭزه غلبه ايده جكسڭز. هم فتح مكّه ، هم فتح خيبر، هم فتح شام، هم فتح ايراق، هم فتح ايران، هم فتح بيت المقدسه موفّق اولاجقسڭز. هم او زمانڭ اڭ بيوك دولتلري اولان ايران و روم پادشاهلرينڭ خزينه لريني بينڭزده تقسيم ايده جكسڭز.” خبر ويرمش. هم “تخمينم بويله ويا ظنّ ايدرم” ديمه مش. بلكه كورور كبي قطعي اخبار ايتمش، خبر ويرديگي كبي چيقمش. حالبوكه ، خبر ويرديگي وقت هجرته مجبور اولمش. صحابه لري آز. مدينه اطرافي و بتون دنيا دشماندي.İşte nakl-i sahih-i kat‘î ile ashâbına haber vermiş ki: “Siz umum düşmanlarınıza galebe edeceksiniz. Hem feth-i Mekke, hem feth-i Hayber, hem feth-i Şam, hem feth-i Irak, hem feth-i İran, hem feth-i Beytü’l-Makdis’e muvaffak olacaksınız. Hem o zamanın en büyük devletleri olan İran ve Rum padişahlarının hazinelerini beyninizde taksim edeceksiniz.” Haber vermiş. Hem “Tahminim böyle veya zannederim” dememiş. Belki görür gibi kat‘î ihbar etmiş, haber verdiği gibi çıkmış. Halbuki, haber verdiği vakit hicrete mecbur olmuş. Sahabeleri az. Medine etrafı ve bütün dünya düşmandı. (Zülfikâr, s. 238)1. Beyitلوای نصرتك انّا فتحنا ایله فتح اولدیزمان حشره دك داﺋﻢ مظفّر یارسول اللّهLivâ-yı nusretin innâ fetehnâ ile feth oldıZamân-ı haşre dek dâ’im muzaffer yâ ResûlallâhZekâi(7)*Senin nusret sancağın [Şübhesiz ki biz sana, apaçık bir fetih açtık (ihsân ettik).] ayetiyle açıldı. Ve haşir zamanına dek daima muzaffer olacaksın ya Resulullah! (asm.) Saddaknâ! 2. Beyitیا در انّا فتحنا بركشا تا بنكرمصد هزاران كلستان وصد هزاران یاسمینYâ der-i innâ fetehnâ ber-güşâ tâ büngerem Sad-hezârân gülsitân u sad-hezârân yâsemînSenâi(6)*Ya Resulallah! انّافتحنا kapısını aç ki ta yüz binler gül bahçesi, yüzbinler yasemin görelim. (Nasıl da her asır, Şems-i Hidâyetten aldıkları feyiz ile çiçek açmışlar temaşa edelim.)3. Beyitسورۀ انّا فتحنادن اچلدی فتح بابشول سروش غیب ایدرلر نصرتك ایی ماهروكم سكا تعظیم اچون اندی ملكلر لشكریاهل عالم هب بیلورلر عزّتك ایی ماهروSûre-i innâ fetehnâdan açıldı feth-i bâb Şol sürûş-ı gayb ederler nusretün îy mâh-rûKim sana ta’zîm içün indi melekler leşkeri Ehl-i ‘âlem hep bilürler ‘izzetün îy mâh-rûKuloğlu İlyas(2)*Ey Ay yüzlü! (Bedir ve Hendek’te) Sure-i Fetih hürmetine kapı açıldı da şu gaybin melekleri (nasıl da) yardımına yetişti. Hem bütün âlem senin izzetini bilirler öyle de semadan inmekle melekler ordusu da Allah katındaki yüce kıymetini ve makamını hürmetle gösterirler.Sürûş: (fa.) Melek4. Beyitیوزك انّا فتحنادور تبارك شاننه منزلبووجه احسن صورت سونلر اهل عرفاندورYüzün innâ fetehnâdur tebârek şânına münzelBu veche ahsen-i sûret sevenler (diyenler) ehl-i ‘irfândurNesimi(5)*Yâ Resulallah! Mülk suresi senin şanına indirildi. Hem senin o mübarek yüzün [Şübhesiz ki biz sana, apaçık bir fetih açtık (ihsân ettik).] ayetine mazhardır ki “Bu simada yalan olamaz!” diyenlerin gönül kapılarını irfan bahçesine açtı, onları Abdullah bin Mübarek misali irfan ehli yaptı.*Veche: Yüz, Bu veche: Bu yüzden 5. Beyitاینوب كوكدن ملكلر حفظ ایچون ذات همایونكمبارك باشك اوزره اولدیلر انّا فتحنا خوانİnüb gökden melekler hıfz içün zât-ı hümâyûnunMübârek başun üzre oldılar innâ fetehnâ-hânNâşid(4)*Sizin kutlu zatınızı muhafaza için gökten melekler inip, mübarek başınız üzerinde nasıl da Fetih Suresi okuyan kimseler oldular! *Hümâyûn: (fa.) Mübarek, padişahlığa ait6. Beyitای شهنشاه معظّم حق نكهداری ته بی سورۀ انا فتحنا دور و ماداری ته بیEy şehinşahê mu’ezzem Heg nigehdarê te bîSûre înna Fetehnâ dor u madarê te bîMelayê Cizîrî(3)*Ey yüce şahlar şahı, Hak koruyucun olsun senin. سورۀ انا فتحنا etrafında surun olsun senin.7. Beyitاچلدقجه قپانسون عین اعدابحق سورۀ انّا فتحناAçıldıkca kapansun ‘ayn-ı a’dâBe-hakkı sûre-i innâ fetahnâLâ(8)*انّافتحنا suresinin hakkı için, bu kapı açıldıkça düşmanın (kör olası) gözü kapansın. (Âmîn!) Kaynakça1. BEDİÜZZAMÂN, Saîd Nursî, (2011), Zülfikâr, İstanbul: Altınbaşak Neşriyât2. Divan-ı Hümayun, Beyazıt Yazma Eser Kütüphanesi, No: B3596 (v. 234B)3. Dîwânâ Melayê Cizîrî, Milli Kütüphane, Yazmalar, No: A5086/1 (v. 48A)4. Divan-ı Naşid, İstanbul Üniversitesi Yazma Eserler Kütüphanesi, Nekty 01406 (v. 10A)5. Divan-ı Nesimi, Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi, Yazma Bağışlar, No: 8925 (v. 32B)6. Mağmū'ah-i Âyīn-i šarīf, Universitätsbibliothek Leipzig, [DE-UBL] Kod. Pers. 5 (v. 4A) [https://www.qalamos.net/receive/DE15Book_manuscript_00005783 (Pdf Sayfa No: 15)]7. Divan-ı Zekâi, Milli Kütüphane, Yazmalar, No: FB 215/2 (v. 19B)8. Tunus Çakmakçılar Kışlası Kapı KitabesiGörsel:(https://commons.wikimedia.org/w/index.php?title=File:Caserne_Sidi_El_Morjani_photo_2_%D9%82%D8%B4%D9%84%D8%A9_%D8%B3%D9%8A%D8%AF%D9%8A_%D8%A7%D9%84%D9%85%D8%B1%D8%AC%D8%A7%D9%86%D9%8A.jpg&oldid=849788670.)9. https://kulliyat.risale.online/10. http://lugatim.com/11. https://portal.yek.gov.tr/

سوكيلي دوستلر، بهار آيلرينڭ صوڭنجيسي مايس كلدي. نيساني اوغورلادق. مايس بركتلري، كوزللكلري ايله مرحبا ديدي، الحمد لله... بو صاييده “نره دن نره يه ” دييه بيله جگمز كلمه و دييملريمزڭ باشنه كلن دگيشيملردن بحث ايده جگز… بر كون قونفيچيوسه صورديلر: “بر ئولكه يي يوڭتمه يه چاغريلسه يديڭز ياپاجغڭز ايلك ايش نه اولوردي؟” بيوك فيلوزوف، شويله جواب ويردي: “هيچ قوشقوسز، ديلي كوزدن كچيرمكله ايشه باشلاردم. شويله كه : ديل قصورلي اولورسه ، كلمه لر دوشونجه يي ايي آڭلاتاماز. دوشونجه ايي آڭلاتيلمازسه ، ياپيلمسي كركن شيلر طوغري ياپيلاماز. ايشلر و چاليشمه لر كرگي كبي ياپيلمازسه ، كله نكلر و كولتور بوزولور. كله نك و كولتور بوزولورسه ، عدالت ياڭليش يوله صاپه ر. عدالت يولدن چيقارسا، شاشقينلق ايچنه دوشن خلق، نه ياپاجغني، ايشڭ نره يه واراجغني بيلمز. ايشته بونڭ ايچوندركه ديل، چوق أونمليدر! اينجه له يه جگمز ايلك افاده مز “سفتاح”Sevgili dostlar, bahar aylarının sonuncusu mayıs geldi. Nisanı uğurladık. Mayıs bereketleri, güzellikleri ile merhaba dedi, elhamdülillah… Bu sayıda “nereden nereye” diyebileceğimiz kelime ve deyimlerimizin başına gelen değişimlerden bahsedeceğiz… Bir gün Konfüçyüs’e sordular: “Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?” Büyük filozof, şöyle cevap verdi: “Hiç kuşkusuz, dili gözden geçirmekle işe başlardım. Şöyle ki: Dil kusurlu olursa, kelimeler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. İşler ve çalışmalar gereği gibi yapılmazsa, gelenekler ve kültür bozulur. Gelenek ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki dil, çok önemlidir! İnceleyeceğimiz ilk ifademiz “Sefteh”SİFTAH: Bu kelime halk arasında esnaflar tarafından günün ilk alışverişinde kullanılan güzel bir kelimedir. Bazı yerlerde “siftah parası” bazı yerlerde ise “sefteh senden bereket Allah’tan” şeklinde kullanılır. Halbuki kelimenin aslı, Arapça hayırlı bir şeyin fethini ve açılışını Allahtan istemek anlamında “istiftah” kelimesidir.Mayıs ayında çok kıymetli bir ifade “fetih ruhu” dur. Bu ifade her Müslüman için çok kıymetli bir hakikati içinde saklar. Fetih ruhunda, insanlara İslâm medeniyetinin güzelliklerini ulaştırma azmi yatar. Gerçek fetih gönülleri fethetmek etmektir. Diğer yönden dedelerimiz toplantıda, sohbette bir söze başlamaya “feth-i kelâm” derlerdi. Eski tıpta ise herhangi bir soruşturma için ölen birinin kabrini açmaya “feth-i kabir”, otopsi işlemine de “feth-i meyyit” denirdi.FÂTİH: “Fetheden, açan, ülkeler ele geçiren kimseye” fatih deriz. Bu isim daha ziyade Fatih Sultan Mehmet Han üzerinden bilinir. O Fatih ki, Sevgili Peygamberimizin (asm) müjdesine mazhar olabilmek için 21 yaşında İstanbul’u fethederek 1480 yıllık Roma İmparatorluğu’nun varisi olan Doğu Roma İmparatorluğu’na son verdi. Bu fetih Orta Çağ’ın sonu Yeni Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edildi. Bu Fetih o kadar büyüktü ki fetihten sonra “Fethin Babası” manasına gelen “Ebû’l-Feth” ismiyle anıldı. Fatih Sultan Mehmed Han, Sevgili Peygamberimizin (asm) “Konstantiniyye elbet fetholunacaktır. Onu fethedecek komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur.” hadisine nail oldu. “Nereden nereye” diyebileceğimiz kelime ve deyimlerimizin başına gelen değişimlere devam edebiliriz…….CUMBUR CEMAAT: Bu ifadenin aslı “cumhur-u cemaat” iken zamanla garip bir şekilde cumbur cemaat olmuştur. Cumhur-u cemaat “cemaat topluluğu” manasına gelmektedir. ANTİPARANTEZ: Bu ifade Fransız kültüründen dilimize geçmiş bir tabirdir. Fransızcada “entre parenthèse” diye yazılıp “antr parantez” diye okunan ve “parantez içinde” anlamına gelen bu ifade kullanımda maalesef yanlış oturmuştur. Antiparantez derken yunanca “-e karşı” manasındaki “anti” gibi kullanıyoruz. “Antialerjik, Antibiyotik, Antiterör” gibi. Halbuki “parantez içinde şunu da belirteyim” manasında kullanarak bu ifadeyi doğru şekilde ifade etsek muradımız hasıl olmuş olur. Yoksa antiparantezle parantez dışına çıkmış oluyoruz.SAATLER OLSUN: Nereden nereye…Osmanlı zamanında dedelerimiz hamamda yıkandıktan sonra veya berberde traş olduktan sonra birbirlerine “sıhhatler olsun” olsun diye hayır duada bulunurlardı. Zamanla bu ifade değişerek “saatler olsun” şekline döndü.NAÇİZÂNE: Bu kelime acizâne kelimesiyle karıştırılan bir kelimedir. Kelime birleşik bir kelimedir. Farsça “şey” anlamındaki “çiz” kelimesi ile olumsuzluk manasındaki “nâ” ekinin birleşmesinden ortaya çıkmıştır. Mütevaziliği ifade eden bir kelimedir. “Nâ-çiz”, adı anılmaya değmeyecek kadar ehemmiyetsiz, hiç hükmünde olan önemsiz şey demektir. Mesela Osmanlıda bir hediye veya eser takdim edilirken “hediye-yi nâçiz” “eser-i nâçiz” denilirdi. Yine mesela, bir kişi konuşma esnasında bir fikir söyleyecekse “Nâ-çizâne şöyle düşünüyorum…” diyerek söze başlardı.HIDIRRELLEZ: Bu kelime “Hızır” ve “İlyas” kelimelerinin bir araya gelmesinden oluşan bileşik bir kelimedir. “Hıdırellez günü” için kültürümüzde Hızır Aleyhisselam ile Hz. İlyas’ın bir araya gelip buluştukları, bereketin bolluğun arttığı gün olduğuna inanılır.Hıdırrellez günü, Miladi takvime göre 6 Mayıstır. Halk takviminde 6 Mayıs’tan başlayıp 4 Kasım’a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla anılır ve yaz mevsimi başlar. İslamiyet’e göre Hazret-i Hızır ve İlyas Aleyhimesselâm hayattadır. Lakin onların hayatları bizim hayatımızdan biraz farklıdır. Mesela onların hayatı bir derece serbesttir. Yani, bir vakitte pek çok yerlerde aynı anda bulunabilirler. Bazen, istedikleri vakit bizim gibi yerler, içerler; fakat bizim gibi mecbur değillerdir. Pek çok evliyalarla görüşüp sohbet ettikleri ise çok kesin bir hakikattir.ZIVANADAN ÇIKMAK: Farsça olan bu kelime, havuzlarda havuzun üst kısmına takılan, taşma riski taşıyan fazla suyu tahliye etmek için iki ucu açık borunun adıdır. Türkçemizde zıvana kelimesi “zıvanadan çıkmak” deyimi ile yaşamaktır. Bu deyim ise taşkınlık göstermek, haddi aşıp edepsizlik yapan kişiler hakkında kullanılır.