
خلافتدن امّته اوزانان قرداشلكتاريخ، بعض دوستلقلري مركّبله دگل، قانله ، آلن تريله ، دعالرله يازار. ايشته هندستان آلت قطعه سنڭ مسلمانلري ده بويله سي بر قرداشلگڭ طاشييجيسيدر. ١٩١٤’ده ، ١٩١٩’ده ، ١٩٢٤’ده … عثمانلينڭ زور زمانلرنده قلبلريني، جيبلريني، اوموتلريني خلافتڭ مركزي اولان استانبوله كوندرمشلردر. بر غروشلريني دخي صاقينمامش، بعضًا أوده كي صوڭ اكمگي پايلاشمشلر؛ ساده جه عثمانلينڭ دگل، اسلامڭ عزّتنه اوموز ويرمشلردر. او وفا، او دعا، حالا طوپراقده صاقليدر؛ حالا كوڭلمزده در.بوكون پاكستان- هندستان صينيرنده يوكسلن تانسييون أوزرندن، اسلام جغرافيه سنده يانغين چيقارمق ايسته ينلر وار. بو يانغين يالڭزجه صينير خطلريني دگل، امّتڭ كوڭل جغرافيه سني ده ياقمق ايستييور. اما بز بيلييورز: آتشه اودون طاشييانلر هر زمان او آتشده يانمش، اما آتشي سونديرمه يه چاليشانلر تاريخ بوينجه شرفلي و عزيز قالمشدر.دنيا پروواقاسيونلره آلت اولماياجق. مسلمانلر قرداشلكده ثبات ايده جك. چونكه بز امّتز. آرامزده صينيرلر اولابيلير، اما قلبلريمز آراسنده خريطه لر چيزيلمز. عين قبله يه يوڭلمش، عين دعايه ”آمين“ ديمش ملّتلر اولارق، بربريمزڭ دردلريله دردلنمه يه دوام ايده جگز. مظلومڭ ديني، ديلي صورولماز بزده ؛ يتركه ظلم اولماسين.پاكستان ده ، هندستانده كي مسلمانلر ده ، فلسطين، طوغو تركستان، سودان و يمن ده بزم درديمزدر. بو جغرافيه لرڭ چيغلقلرينه قولاقلريمزي طيقارسه ق، يارين بز دييه بر شي اولماز.شيمدي برلك وقتيدر. تاريخي باغلريمزي، قرداشلگمزي، طايانيشمه مزي يڭيدن خاطرلامه و يڭي نسللره آقتارمه وقتيدر. زيرا قرداشلك، ساده جه كچمشڭ خاطره سي دگل، كله جگڭ تأميناتيدر.اونوتمايالم: آيريلقلر دشمانلرڭ ايشنه ، برلك ايسه اللّٰهڭ رضاسنه يارار. و بز ترجيحمزي چوقدن ياپدق.Tarih, bazı dostlukları mürekkeple değil, kanla, alın teriyle, dualarla yazar. İşte Hindistan alt kıtasının Müslümanları da böylesi bir kardeşliğin taşıyıcısıdır. 1914’te, 1919’da, 1924’te… Osmanlı’nın zor zamanlarında kalplerini, ceplerini, umutlarını Hilafetin merkezi olan İstanbul’a göndermişlerdir. Bir kuruşlarını dahi sakınmamış, bazen evdeki son ekmeği paylaşmışlar; sadece Osmanlı’nın değil, İslam’ın izzetine omuz vermişlerdir. O vefa, o dua, hâlâ toprakta saklıdır; hâlâ gönlümüzdedir.Bugün Pakistan-Hindistan sınırında yükselen tansiyon üzerinden, İslam coğrafyasında yangın çıkarmak isteyenler var. Bu yangın yalnızca sınır hatlarını değil, ümmetin gönül coğrafyasını da yakmak istiyor. Ama biz biliyoruz: Ateşe odun taşıyanlar her zaman o ateşte yanmış, ama ateşi söndürmeye çalışanlar tarih boyunca şerefli ve aziz kalmıştır.Dünya provokasyonlara alet olmayacak. Müslümanlar kardeşlikte sebat edecek. Çünkü biz ümmetiz. Aramızda sınırlar olabilir, ama kalplerimiz arasında haritalar çizilmez. Aynı kıbleye yönelmiş, aynı duaya “amin” demiş milletler olarak, birbirimizin dertleriyle dertlenmeye devam edeceğiz. Mazlumun dini, dili sorulmaz bizde; yeter ki zulüm olmasın.Pakistan da, Hindistan’daki Müslümanlar da, Filistin, Doğu Türkistan, Sudan ve Yemen de bizim derdimizdir. Bu coğrafyaların çığlıklarına kulaklarımızı tıkarsak, yarın biz diye bir şey olmaz.Şimdi birlik vaktidir. Tarihî bağlarımızı, kardeşliğimizi, dayanışmamızı yeniden hatırlama ve yeni nesillere aktarma vaktidir. Zira kardeşlik, sadece geçmişin hatırası değil, geleceğin teminatıdır.Unutmayalım: Ayrılıklar düşmanların işine, birlik ise Allah’ın rızasına yarar. Ve biz tercihimizi çoktan yaptık.


بعضًا بر آننه نڭ كوز ياشي، بر امّتڭ قدرينى دگيشديرير. بعضًا بر يورك، بيڭلرجه مرميدن داها اتكيلي اولور. بو سطرلر، پاره يرينه اولادينى ويرن، كوز ياشني سپر ايدن بر آننه نڭ سسسز اما صارصيجي حكايه سيدر.چاناق قلعه ده صاواشڭ اڭ قيزغين آڭلرينڭ ياشانديغي صيره لرده ، پاكستانڭ لاخور كندنده ، خلقڭ بيوك توجّه كوسترديگي بر ميتينك دوزنلنير. آماچ چاناق قلعه يه يارديم و كوڭللي طوپلامقدر.ميدانلره سريلن يارديم سركيلرينه ، قولاقلرنده كي كوپه لريني، پارماقلرنده كي آليانسلري، أوده كي اشيالريني صاتارق الده ايتدكلري پاره لري آتارلر پاكستانليلر. محمّد اقبال چيقار كرسي يه و برقاچ كون أوڭجه كورديگي رؤيايي آڭلاتير. او كون تاريخه مال اولاجق شو شعري ده اوقور خلقه خطابًا:ديدي حضرت محمّد (ص ع و): جهان باغچه سندن بڭا بر قوقو كبي ياقلاشدڭ،سويله بڭا نه كبي بر هديه كتيردڭ؟ديدم: يا محمّد (ص ع و)! دنياده يوق راحتلق،بتون أوزلملرمدن اومودي كسدم آرتيق.وارلق باغچه سنده بيڭلرجه كل، لاله وار؛اما نه رنك نه قوقو... هپسي ده وفاسزدر.يالڭز بر شي كتيردم؛ قوتلانمشدر تكبيرلرله :بر شيشه قان كه اشي يوقدر: ناموسيدر، وجدانيدر.بويورڭ، بو چاناق قلعه شهيدينڭ قانيدر.ميدانده كي محتشم ميتينكه ، قوجاغنده يڭي طوغمش ببگيله قاتيلان كنج بر آننه ، غلبه لغڭ آراسنده ازيلمش بر روح حاليله سسسزجه طورمقده در. هنوز طول قالمش، النده آووجنده هيچ بر شيئي اولمايان بو قادين، چاره سزلگڭ كولكه سنده قيورانيركن بردن قرارلي و خيزلي آديملرله ميداندن اوزاقلاشير.بر قوناغڭ أوڭنده طورور. قاپي يي چالار. ايچريدن چيقان خدمتكارلره ، قوناغڭ صاحبيله كوروشمك ايسته ديگني سويلر. ايلك باشده ييپرانمش حالندن طولايي اوني ديلنجي ظنّ ايدوب ايچري آلمق ايسته مزلر. فقط اصرار ايدر قادين، قرارليلغي صوصقونلغنه زرق ايديلمش بر چيغلق كبيدر. نهايتنده زنكين افندينڭ حضورينه چيقاريلير.“نه ايستييورسڭ؟” دييه صورار افندي. قادينڭ سسي تيتره مسه ده ايچنده كي فيرطينه يوزينه ياڭسيمشدر: “ببگمي سزه صاتمق ايستييورم.”او دورده ، ياشجه براز بويومش چوجقلرڭ خدمتجي اولارق صاتيلديغي واقعدر. اما بو، هنوز برقاچ كونلك بر ببكدر. افندي، شاشقينلقله باقار قادينه : هانكي آننه ، جگرپاره سني بويله جه الدن چيقارير؟ نه اوغرينه ، هانكي ضرورتله ؟ صورار، اما قادين صوصار.مراق و حيرت، زنكيني چوجغي آلمه يه و پاره يي ويرمه يه اقناع ايدر. قادينڭ پشنه برقاچ خدمتكار طاقار. نره يه كيده جكدر بو قادين؟لاخورده كي ميتينك ميداننه قدر تعقيب ايدرلر اوني. قادين، النه كچن توم پاره يي، غروشنه قدر، چاناق قلعه يه كوندريلمك أوزره قورولان باغيش سركيسنه بيراقير. خدمتكارلر اولاني بيتني افندي يه آڭلاتيرلر. افندي بر كز داها شاشقينلقله امر ايدر: “بولڭ او قاديني، تكرار كتيرڭ حضوريمه .”قادين، براز صوڭره تكرار افندينڭ قارشيسنده در. افندي بو كز طوغريدن صورار: “سن آڭلاتمدڭ اما بن أوگرندم. پاره ڭي چاناق قلعه يه كوندريلمك أوزره باغيشلاديغڭي بيلييورم. نه دن بويله ياپديغڭي آڭلاتمق زورنده سڭ .”قادين، او يوركلري صارصاجق، عصرلر صوڭره سنه قدر اونوتولماياجق شو سوزلري سويلر:“شيمدي سز دييورسڭزكه : قوقلامه يه طويامديغم ياورومي، بر سلاح اوغرينه نيچون صاتدم؟ ديڭله يڭ او زمان. عثمانلي ضعيفلاديغندن بري، انكليزڭ ظلمي ياڭي باشمزه قدر كلدي. بوكون محمّد اقبال ديديكه : ‘اگر عثمانلينڭ صوڭ قلعه سي اولان چاناق قلعه ده دوشرسه ، خلافت صوڭه ايرر، صوڭره صيره سزده در.’ اگر انكليز بورالره ده كليرسه ، ناموسمزه ال اوزانيرسه ، بايراغمز اينر، وطن طوپراغي دشمانڭ چيزمه لري آلتنده چيگننيرسه ، چوجغم اولسه نه اولور، اولماسه نه اولور؟ او يوزدن هيچ تردّد ايتمه دن صاتدم ياورومي. انكليزه كوله اولاجغنه ، سزه خدمتكار اولسون .”او آن سسسزلك چوكر اوطه يه . قادينڭ يورگنده كي يانغين، بتون وجدانلره صيچرامشدر.ايشته بو، بر آننه نڭ آدي قونمامش شهادتي؛ بر هلالڭ اوغرينه قربان ايديلمش اڭ دگرلي وارلغيدر. او قادين، تاريخه يازيلماسه ده يوركلره قازينان بر دستانڭ صاحبيدر.Bazen bir annenin gözyaşı, bir ümmetin kaderini değiştirir. Bazen bir yürek, binlerce mermiden daha etkili olur. Bu satırlar, para yerine evladını veren, gözyaşını siper eden bir annenin sessiz ama sarsıcı hikâyesidir.Çanakkale’de savaşın en kızgın anlarının yaşandığı sıralarda, Pakistan’ın Lahor kentinde, halkın büyük teveccüh gösterdiği bir miting düzenlenir. Amaç Çanakkale’ye yardım ve gönüllü toplamaktır.Meydanlara serilen yardım sergilerine, kulaklarındaki küpelerini, parmaklarındaki alyansları, evdeki eşyalarını satarak elde ettikleri paraları atarlar Pakistanlılar. Muhammed İkbal çıkar kürsüye ve birkaç gün önce gördüğü rüyayı anlatır. O gün tarihe mal olacak şu şiiri de okur halka hitaben:Dedi Hz. Muhammed (sav):Cihan bahçesinden bana bir koku gibi yaklaştın,Söyle bana ne gibi bir hediye getirdin?Dedim: Ya Muhammed (sav)! Dünyada yok rahatlık,Bütün özlemlerimden umudu kestim artık.Varlık bahçesinde binlerce gül, lale var;Ama ne renk ne koku... hepsi de vefasızdır.Yalnız bir şey getirdim; kutlanmıştır tekbirlerle:Bir şişe kan ki eşi yoktur: namusudur, vicdanıdır.Buyurun, bu Çanakkale şehidinin kanıdır.Meydandaki muhteşem mitinge, kucağında yeni doğmuş bebeğiyle katılan genç bir anne, kalabalığın arasında ezilmiş bir ruh hâliyle sessizce durmaktadır. Henüz dul kalmış, elinde avucunda hiçbir şeyi olmayan bu kadın, çaresizliğin gölgesinde kıvranırken birden kararlı ve hızlı adımlarla meydandan uzaklaşır.Bir konağın önünde durur. Kapıyı çalar. İçeriden çıkan hizmetkârlara, konağın sahibiyle görüşmek istediğini söyler. İlk başta yıpranmış hâlinden dolayı onu dilenci zannedip içeri almak istemezler. Fakat ısrar eder kadın, kararlılığı suskunluğuna zerk edilmiş bir çığlık gibidir. Nihayetinde zengin efendinin huzuruna çıkarılır.“Ne istiyorsun?” diye sorar efendi. Kadının sesi titremese de içindeki fırtına yüzüne yansımıştır: “Bebeğimi size satmak istiyorum.”O devirde, yaşça biraz büyümüş çocukların hizmetçi olarak satıldığı vakidir. Ama bu, henüz birkaç günlük bir bebektir. Efendi, şaşkınlıkla bakar kadına: Hangi anne, ciğerparesini böylece elden çıkarır? Ne uğruna, hangi zaruretle? Sorar, ama kadın susar.Merak ve hayret, zengini çocuğu almaya ve parayı vermeye ikna eder. Kadının peşine birkaç hizmetkâr takar. Nereye gidecektir bu kadın?Lahor’daki miting meydanına kadar takip ederler onu. Kadın, eline geçen tüm parayı, kuruşuna kadar, Çanakkale’ye gönderilmek üzere kurulan bağış sergisine bırakır. Hizmetkârlar olanı biteni efendiye anlatırlar. Efendi bir kez daha şaşkınlıkla emreder: “Bulun o kadını, tekrar getirin huzuruma.”Kadın, biraz sonra tekrar efendinin karşısındadır. Efendi bu kez doğrudan sorar: “Sen anlatmadın ama ben öğrendim. Paranı Çanakkale’ye gönderilmek üzere bağışladığını biliyorum. Neden böyle yaptığını anlatmak zorundasın.”Kadın, o yürekleri sarsacak, asırlar sonrasına kadar unutulmayacak şu sözleri söyler:“Şimdi siz diyorsunuz ki: Koklamaya doyamadığım yavrumu, bir silah uğruna niçin sattım? Dinleyin o zaman. Osmanlı zayıfladığından beri, İngiliz’in zulmü yanı başımıza kadar geldi. Bugün Muhammed İkbal dedi ki: ‘Eğer Osmanlı’nın son kalesi olan Çanakkale de düşerse, hilafet sona erer, sonra sıra sizdedir.’ Eğer İngiliz buralara da gelirse, namusumuza el uzanırsa, bayrağımız iner, vatan toprağı düşmanın çizmeleri altında çiğnenirse, çocuğum olsa ne olur, olmasa ne olur? O yüzden hiç tereddüt etmeden sattım yavrumu. İngiliz’e köle olacağına, size hizmetkâr olsun.”O an sessizlik çöker odaya. Kadının yüreğindeki yangın, bütün vicdanlara sıçramıştır.İşte bu, bir annenin adı konmamış şehadeti; bir hilalin uğruna kurban edilmiş en değerli varlığıdır. O kadın, tarihe yazılmasa da yüreklere kazınan bir destanın sahibidir.

اللّٰهڭ لطفي و عنايتي، جمعه نڭ حضوري و بركتي أوزريڭزه اولسون. بو مبارك وقتده ، بو مقدّس مكانده هپ برلكده تاريخي بر آنه شاهدلك ايدييورز. آياصوفيه جامع شريفي قربان بايرامنڭ كولگه سنڭ أوزريمزه دوشديگي، حج آيلرندن مبارك ذي الحجّه نڭ أوچنجي كوني اولان بوكون يڭيدن جماعتنه قاووشويور. ملّتمزڭ درين بر يورك ياره سنه دونوشن حسرتي صوڭه ايرييور الحمد لله. حمد و ثنالر اولسون اللّٰهه .بوكون، آياصوفيه نڭ قبه لرنده يڭيدن تكبير، تهليل و صلواتلرڭ يانقيلانديغي، مناره لرندن اذان و صلالرڭ يوكسلديگي كوندر. بوكون، بوندن ٧٠ سنه أوڭجه همن قارشومزده كي سلطان احمد جامعنڭ مناره لرينڭ ١٦ شرفه سندن ١٦ مؤذّنڭ الله اكبر صدالريله يري كوگي ايڭلتديگي، ١٨ ييل آيريلقدن صوڭره مناره لريمزڭ اذانلره قاووشديغي آنڭ بر بڭزرينى ياشاديغمز كوندر. بوكون، مؤمنلرڭ سوينچ كوز ياشلري ايچنده قيامه طورديغي، خشوعله ركوعه وارديغي و شكرله سجده يه قاپانديغي كوندر.بوكون، شرف و تواضع كونيدر. بزلري بويله اونورلي بر كونه قاووشديران، ير يوزينڭ اڭ مقدّس مكانلري اولان جامعلرده بولوشديران و اولو معبد آياصوفيه ده حضورينه قبول ايدن جناب حقّه صوڭسز حمد و ثنالر اولسون. “قسطنطينيه مطلقا فتح اولوناجقدر. اوني فتح ايدن قوموتان نه كوزل قوموتاندر! و او عسكر، نه كوزل عسكردر!” بويورارق فتحي مژده له ين حبيب كبريا محمّد مصطفي يه صلات و سلام اولسون.بو مژده يه نائل اولمه عشقيله يوللره دوشن، استانبولڭ معنوي معماري ابو ايّوب الانصاري حضرتلري باشده اولمق أوزره ، اصحاب كرامه و اونلرڭ قوتلي ايزندن كيدنلره سلام اولسون.فتح، تسلّط دگل احيادر؛ ييقيم دگل اعماردر اينانجيله آناطولي قاپيلرينى ملّتمزه آچان سلطان آلب آرسلانه و بو طوپراقلري وطن قيلارق بزه امانت ايدن شهيدلريمزه ، غازيلريمزه ، جغرافيه مزي ايمانله يوغوران توم كوڭل سلطانلرينه سلام اولسون.فتح سوداسني سلطان محمدڭ كوڭلنه نقش نقش ايشله ين، ١ حزيران ١٤٥٣ جمعه كوني آياصوفيه ده ايلك جمعه نمازينى قيلديران علم و حكمت طبيبي آق شمس الدين حضرتلرينه سلام اولسون. “آرتيق بر ايشه قرار ويردڭمي اللّٰهه كوگن. طوغريسي الله كنديسنه كوگننلري سور.” آيت جليله سنه كوڭلدن باغلانان او كنج و درايتلي پادشاهه ؛ تاريخ، ادبيات، بيليم و صنعت دهاسنه ، چاغنڭ اڭ كليشمش تكنولوژيسني أورتن، كميلريني قره دن يوروتن، اللّٰهڭ اذني و عنايتيله استانبولي فتحه مظهر اولان، صوڭره ده بو عزيز شهرڭ تك بر طاشنه بيله ضرر كلمه سنه اذن ويرمه ين، جنّت مكان فاتح سلطان محمد خانه سلام اولسون.آياصوفيه يي مناره لرله سوسله ين، عصرلرجه آياقده قالمه سني صاغلايان كوچلنديرمه لري ياپان، معمارلرڭ پيري، بيوك صنعتكار معمار سنانه سلام اولسون. دنيانڭ يدي اقليم درت بوجاغنده آياصوفيه نڭ يڭيدن عبادته آچيلمه سني أوزلمله بكله ين و سوينچله قوتلايان بتون مؤمن قرداشلريمزه سلام اولسون.آياصوفيه نڭ اذاننه ، قامتنه ، وعظنه ، خطبه سنه ، دعاسنه ، تلاوتنه ، علمي فعاليتلرينه ، صاف صاف ديزيلمش معزّز، شرفلي جماعتنه قاووشمسي ايچون دوندن بوكونه جانله باشله امك ويرن بيوكلريمزه سلام اولسون.آياصوفيه يي “كندي أوز أويمزده روح و مقدّسات اوطه مز” دييه تعريف ايدن و “آياصوفيه مطلقا آچيلاجق! بكله يڭ كنجلر! براز داها رحمت ياغسين. هر ياغمورڭ آرقه سنده بر سيل واردر. او سلڭ أوزرنده بر صمان چوپي اولسه م، داها نه ايسترم! او، عزيز بر كتاب كبي آچيلاجق” دييه رك اوموت و صبر آشيلايان علم و فكر انسانلريمزه ، عرفان و احسان أوڭجيلريمزه سلام اولسون. رحمت اولسون جمله سنه.Allah’ın lütfu ve inayeti, cumanın huzuru ve bereketi üzerinize olsun. Bu mübarek vakitte, bu mukaddes mekânda hep birlikte tarihî bir ana şahitlik ediyoruz. Ayasofya Cami-i Şerifi Kurban Bayramının gölgesinin üzerimize düştüğü, hac aylarından mübarek Zilhicce’nin üçüncü günü olan bugün yeniden cemaatine kavuşuyor. Milletimizin derin bir yürek yarasına dönüşen hasreti sona eriyor elhamdülillah. Hamd-ü senâlar olsun Allah’a.Bugün, Ayasofya’nın kubbelerinde yeniden tekbir, tehlil ve salâvatların yankılandığı, minarelerinden ezan ve salâların yükseldiği gündür. Bugün, bundan 70 sene önce hemen karşımızdaki Sultanahmet Camii’nin minarelerinin 16 şerefesinden 16 müezzinin Allahu ekber sadâlarıyla yeri göğü inlettiği, 18 yıl ayrılıktan sonra minarelerimizin ezanlara kavuştuğu anın bir benzerini yaşadığımız gündür. Bugün, müminlerin sevinç gözyaşları içinde kıyama durduğu, huşuyla rükûa vardığı ve şükürle secdeye kapandığı gündür.Bugün, şeref ve tevazu günüdür. Bizleri böyle onurlu bir güne kavuşturan, yeryüzünün en mukaddes mekânları olan camilerde buluşturan ve Ulu Mabet Ayasofya’da huzuruna kabul eden Cenâb-ı Hakka sonsuz hamd-ü senalar olsun. “Konstantiniyye mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır! Ve o asker, ne güzel askerdir!” buyurarak fethi müjdeleyen Habîb-i Kibriyâ Muhammed Mustafa’ya salat ve selam olsun.Bu müjdeye nail olma aşkıyla yollara düşen, İstanbul’un manevi mimarı Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretleri başta olmak üzere, ashab-ı kirama ve onların kutlu izinden gidenlere selam olsun.Fetih, tasallut değil ihyadır; yıkım değil imardır inancıyla Anadolu kapılarını milletimize açan Sultan Alparslan’a ve bu toprakları vatan kılarak bize emanet eden şehitlerimize, gazilerimize, coğrafyamızı imanla yoğuran tüm gönül sultanlarına selam olsun.Fetih sevdasını Sultan Mehmed’in gönlüne nakış nakış işleyen, 1 Haziran 1453 Cuma günü Ayasofya’da ilk Cuma namazını kıldıran ilim ve hikmet tabibi Akşemseddin Hazretlerine selam olsun. “Artık bir işe karar verdin mi Allah’a güven. Doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever.” ayet-i celilesine gönülden bağlanan o genç ve dirayetli padişaha; tarih, edebiyat, bilim ve sanat dehasına, çağının en gelişmiş teknolojisini üreten, gemilerini karadan yürüten, Allah’ın izni ve inayetiyle İstanbul’u fethe mazhar olan, sonra da bu aziz şehrin tek bir taşına bile zarar gelmesine izin vermeyen, cennetmekân Fatih Sultan Mehmed Han’a selam olsun.Ayasofya’yı minarelerle süsleyen, asırlarca ayakta kalmasını sağlayan güçlendirmeleri yapan, mimarların pîri, büyük sanatkâr Mimar Sinan’a selam olsun. Dünyanın yedi iklim dört bucağında Ayasofya’nın yeniden ibadete açılmasını özlemle bekleyen ve sevinçle kutlayan bütün mümin kardeşlerimize selam olsun.Ayasofya’nın ezanına, kametine, vaazına, hutbesine, duasına, tilavetine, ilmî faaliyetlerine, saf saf dizilmiş muazzez, şerefli cemaatine kavuşması için dünden bugüne canla başla emek veren büyüklerimize selam olsun.Ayasofya’yı “kendi öz evimizde ruh ve mukaddesat odamız” diye tarif eden ve “Ayasofya mutlaka açılacak! Bekleyin gençler! Biraz daha rahmet yağsın. Her yağmurun arkasında bir sel vardır. O selin üzerinde bir saman çöpü olsam, daha ne isterim! O, aziz bir kitap gibi açılacak” diyerek umut ve sabır aşılayan ilim ve fikir insanlarımıza, irfan ve ihsan öncülerimize selam olsun. Rahmet olsun cümlesine.

قربان، ساده جه بر عبادت دگل؛ بر حقيقتڭ، بر دعوتڭ آديدر. او دعوت، بيڭلرجه ييل أوڭجه سندن كلير: “ربّڭه تسليم اول!” ديين بر بابانڭ و “امر اولونديغڭ شيئي ياپ!” ديين بر اولادڭ چاغريسيدر بو.حضرت ابراهيم، رؤياسنده ربّندن آلديغي امرله اوغلني قربان ايتمه يه يوڭليركن، حضرت اسماعيل ده بو امره كوڭلدن راضي اولمش، اڭ قيمتليسني اللّٰهه آدامه نڭ نه اولديغني توم انسانلغه كوسترمشدر. قربانڭ اڭ درين آڭلامي، ايشته بو تسليميتده كيزليدر.فقط بو تسليميت قولاي قازانيلمامشدر. يولده قارشيلرينه چيقان، صورت حقدن كورونن بر دشمان واردي: شيطان. او، وسوسه ويره رك ابراهيمڭ قراريني صارصمق، اسماعيلڭ صداقتنى بولانديرمق ايسته مشدر. اما حضرت ابراهيم ده ، حضرت. اسماعيل ده بو وسوسه يه بويون اگمه مش، شيطانه طاش آتارق هم يوللرينى هم كوڭللريني اوندن تميزله مشلردر. طاش آتدقلري يالڭزجه بر وارلق دگل؛ انسانه اللّٰهدن اوزاقلاشديران هر تورلي وهم، قورقو و دنيوي باغليلقدر.بوكون حاجيلر ده ميناده شيطان طاشلييور. اما اصل شيطان، ايچمزده كي نفسڭ فيصيلتيسنده ، كوزيمزي اويالايان اكرانده ، قلبمزي باغلايان ماله ملكه سوكيده ، اراده مزي اسير ايدن باغيمليلقلرده كيزلنييور. هر بري، مودرن حياتڭ قيليغنده قارشومزه چيقان يڭي ابليسلر...اسماعيلي بر تسليميتڭ بوكونكي قارشيلغي، اللّٰهه قول اولمه عزممزي بالطه لايان بو كورونمه ين دشمانلره قارشي ديرنه بيلمكدر. كنديمزي قانديران معذرتلري طانيمق و طاش كبي قرارلي بر اراده يله اونلرڭ أوزرينه يورومكدر.زيرا قربان، يالڭزجه بر حيواني كسمك دگل؛ ايچمزده كي بنجيللگي، قورقويي، دنيوي طوتقولري بوغازلامقدر. اسماعيل كبي “ربّم نه امر ايتدي؟” دييه بيلن، ابراهيم كبي “بن ده تسليم اولدم” دييه بيلن انسانلر اولابيلمكدر. ايشته او زمان، هر بريمز قربانڭ آڭلامنى يڭيدن جانلانديرمش اولورز.اللّٰهه صداقت، شيطانه مسافه ايله أولچولور. تسليميتمز آرتدقجه ، شيطانڭ اويونلري ده او أولچوده ضعيفلار. و هر طاش آتديغمزده ، اصلنده ايچمزده بر ظفر يانقيلانير: “بن اللّٰهه عائدم، اونڭ يولنده يم ”!بو يول زور اما آچيق: قربان، بو يولڭ طاشلريني دوشه مكدر.حاضرمي يز اسماعيل كبي اولمه يه ؟ يوقسه حالا شيطانڭ پازارلقلرينه قولاقمي ويرييورز؟Kurban, sadece bir ibadet değil; bir hakikatin, bir davetin adıdır. O davet, binlerce yıl öncesinden gelir: “Rabbine teslim ol!” diyen bir babanın ve “Emrolunduğun şeyi yap!” diyen bir evladın çağrısıdır bu.Hz. İbrahim, rüyasında Rabbinden aldığı emirle oğlunu kurban etmeye yönelirken, Hz. İsmail de bu emre gönülden razı olmuş, en kıymetlisini Allah’a adamanın ne olduğunu tüm insanlığa göstermiştir. Kurban’ın en derin anlamı, işte bu teslimiyette gizlidir.Fakat bu teslimiyet kolay kazanılmamıştır. Yolda karşılarına çıkan, suret-i haktan görünen bir düşman vardı: şeytan. O, vesvese vererek İbrahim’in kararını sarsmak, İsmail’in sadakatini bulandırmak istemiştir. Ama Hz. İbrahim de, Hz. İsmail de bu vesveseye boyun eğmemiş, şeytana taş atarak hem yollarını hem gönüllerini ondan temizlemişlerdir. Taş attıkları yalnızca bir varlık değil; insana Allah’tan uzaklaştıran her türlü vehim, korku ve dünyevî bağlılıktır.Bugün hacılar da Mina’da şeytan taşlıyor. Ama asıl şeytan, içimizdeki nefsin fısıltısında, gözümüzü oyalayan ekranda, kalbimizi bağlayan mala-mülke sevgide, irademizi esir eden bağımlılıklarda gizleniyor. Her biri, modern hayatın kılığında karşımıza çıkan yeni iblisler…İsmailî bir teslimiyetin bugünkü karşılığı, Allah’a kul olma azmimizi baltalayan bu görünmeyen düşmanlara karşı direnebilmektir. Kendimizi kandıran mazeretleri tanımak ve taş gibi kararlı bir iradeyle onların üzerine yürümektir.Zira kurban, yalnızca bir hayvanı kesmek değil; içimizdeki bencilliği, korkuyu, dünyevî tutkuları boğazlamaktır. İsmail gibi “Rabbim ne emretti?” diyebilen, İbrahim gibi “Ben de teslim oldum” diyebilen insanlar olabilmektir. İşte o zaman, her birimiz kurbanın anlamını yeniden canlandırmış oluruz.Allah’a sadakat, şeytana mesafe ile ölçülür. Teslimiyetimiz arttıkça, şeytanın oyunları da o ölçüde zayıflar. Ve her taş attığımızda, aslında içimizde bir zafer yankılanır: “Ben Allah’a aitim, O’nun yolundayım!”Bu yol zor ama açık: Kurban, bu yolun taşlarını döşemektir.Hazır mıyız İsmail gibi olmaya? Yoksa hâlâ şeytanın pazarlıklarına kulak mı veriyoruz?

بو آخر فتحڭ اشارت غيبيه سني تأييد ايدن، هم فاتحۀ شريفه ده صراط مستقيم اهلنڭ صِرَاطَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ آيتنده كي مراد، كيملر اولديغني بيان ايدن، هم ابد الآبادڭ پك اوزون يولنده اڭ نوراني، انسيتلي، كثرتلي، جاذبه دار بر قافلۀ رفقايي كوسترن و اهل ايمان و اصحاب شعوري شدّتله او قافله يه تبعيت نقطه سنده التحاقه و رفاقته معجزانه سوق ايدن شو آيت، فَاُولٰٓئِكَ مَعَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمَ اللهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيّ۪نَ وَالصِّدّ۪يق۪ينَ وَالشُّهَدَٓاءِ وَالصَّالِح۪ينَ وَحَسُنَ اُولٰٓئِكَ رَف۪يقًا… وَالصِّدّ۪يق۪ينَ كلمه سيله معناي اشاري جهتنده ، رسول اكرم عليه الصّلات والسلامدن صوڭره مقامنه كچه جك و خليفه سي اولاجق و امّتجه ‘صدّيق’ عنوانيله شهرت بولاجق و صدّيقين قافله سنڭ رئيسي اولاجق حضرت ابو بكر الصدّيق رضي الله عنهي اخبار ايدييور.Bu âhir-i Fethin işâret-i gaybiyesini te’yîd eden, hem Fâtiha-i Şerîfe’de sırât-ı müstakîm ehlinin صِرَاطَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ âyetindeki murad, kimler olduğunu beyân eden, hem ebedü’l-âbâdın pek uzun yolunda en nûrânî, ünsiyetli, kesretli, câzibedâr bir kafile-i rufekāyı gösteren ve ehl-i îmân ve ashâb-ı şuûru şiddetle o kafileye tebeiyet noktasında iltihâka ve refâkata mu‘cizâne sevk eden şu âyet, فَاُولٰٓئِكَ مَعَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمَ اللهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيّ۪نَ وَالصِّدّ۪يق۪ينَ وَالشُّهَدَٓاءِ وَالصَّالِح۪ينَ وَحَسُنَ اُولٰٓئِكَ رَف۪يقًا … وَالصِّدّ۪يق۪ينَ kelimesiyle ma‘nâ-yı işârî cihetinde, Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’dan sonra makamına geçecek ve halîfesi olacak ve ümmetçe ‘Sıddîk’ ünvanıyla şöhret bulacak ve sıddîkîn kafilesinin reisi olacak Hazret-i Ebû Bekri’s-Sıddîk radıyallâhü anhı ihbâr ediyor.(Zülfikâr. s. 187)1. Beyitیار اوّل یار غاری بوبكر صدّیقدرشاهد اولدی صدقنه انك نباتات وحجرYâr-i evvel yâr-i gârı Bû Bekir SıddîkdurŞâhid oldı sıdkına anun nebâtât ü hacerFenayi Cennet Efendi (3)*İlk dost, mağara arkadaşı… Onun nübüvveti tasdikine, avuç içinde tevhid eden taşlar ve kökleriyle tevhid yazarak tasdike gelen ağaçlar ayrı şahidler değil midirler? Mucizat cihetiyle de bu tasdik kuvvetlenmemiş midir? 2. Beyitبر ولیدر او كه لاتحزن اكا اولدی خطابنصّ قرآنله مقبول خدادر صدّیقBir velîdir o ki lâ tahzen ona oldu hitâbNass-ı Kur’ân’la makbûl-i Hüdâ’dır SıddîkŞeyh Galib(6)*Velayet makamının piri… Rabbimize yakınlığı en yüce olan Allah’ın sözüyle, Kur’ân âyetiyle, makbuliyeti sabit olan kul: Sıddîk Ebubekir (ra.)*Lâ tahzen: … Üzülme, şübhesiz ki Allah bizimle berâberdir! … (Tevbe 40)3. Beyitصدقنه بوبكر شاهد شاهد عدلك عمرحلمكه عٖثمان شاهد شاهد علمك علیSıdkına Bû Bekr şâhid şâhid-i ‘adlin ‘ÖmerHilmine ‘Osmân şâhid şâhid-i ‘ilmin ‘AlîYahya Nazîm(4)*Ah şu tecelli! Ebubekir’de sıdk, Ömer’de adalet, Osman’da hilm, Ali’de ilim (R.Anhüma)… Hepsinin kaynağı nübüvvet, hepsinde Peygamber-i Zişan Aleyhissalatü Vesselamdan nişâne… Çâr-i yâr nisbetinde üsve-i haseneye şahidler! 4. Beyitاقتدا ایتمش اكا قافلۀ صدق وصفاصادقم دیرسم اودر شمدی امام صدّیقİktidâ etmiş ona kâfile-i sıdk u safâSâdıkam dersem odur şimdi imâm-ı sıddîk Osman Nevres(5)*Muhayyele: İşte baş ucu asr-ı saadette bir kervan… İsmi: sıdk u safa. Reisi Hazret-i Ebu Bekir (ra.). Kim ki sadık olma iddiasındadır, pâye elbette o Sıddîk İmama. 5. Beyitاو گلدن كلدی چون بوی صداقتخلافت تاجنه بولدی لیاقتO gülden geldi çün bûy-ı sadâkat Hilâfet tâcına buldı liyâkatNesimi Mehmed(7)*Sadakat kokusu elbette, “Eğer Allah’ı seviyorsanız, o hâlde bana tâbi’ olun ki, Allah (da) sizi sevsin ve günahlarınızı size bağışlasın.” hakikatinde hayat bulan Ebubekir’den (ra.) alınır. Gül-i Rana safındaki Gül misali… Hilafet tacına uzanan. 6. Beyitحبّ ابی بكرٍ و عمرٍ من االإيمان و بغضهما كفرٌ* بلكه ایماندندر حب بكر و عمربغض ایدن بونلره كافردر ایله حذر Bil ki imândandır hubb-ı Bekr ü ‘ÖmerBuğz iden bunlara kâfirdir eyle hazerHasan b. Musa(8)*Nübüvvet rüknünden imana kuvvet veren bir muhabbet. Tezadından sakın! Tabi olana bin aferin!**: Ebu Bekir ve Ömer'i (ra) sevmek imandandır. İkisine buğzetmek küfürdür.7. Beyitبوراسی ثور مغارەسي، سر منزلی بوراسی. ذكر، ذكر، هپ ذكر؛ بویوك وصال، صوڭرەسی. ابوبكرە تسليم، اونڭ كوڭل ميراثي. ایشته أبدی قانون: ایچ و طیش، هر شی اونڭ...Burası Sevr mağrası,Sır menzili burası.Zikir, zikir, hep zikir;Büyük visal, sonrası.Ebubekir’e teslim,O’nun gönül mirası.İşte ebedî kanun:İç ve dış, her şey O’nun…Necib Fazıl(2)*Boya cihetiyle Allah’tan daha güzel kim olabilir? Kaynakça1. BEDİÜZZAMÂN, Saîd Nursî, (2011), Zülfikâr, İstanbul: Altınbaşak Neşriyât2. KISAKÜREK, Necip Fazıl, (2022), Esselâm ‘Mukaddes Hayattan Levhalar’, İstanbul: Büyük Doğu Yayınları (s. 77)3. Divan-i Fenai, Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi No: 3822/2 (v. 99A)4. Divan-ı Nazım, Kayseri Kütüphanesi, Raşid Efendi, No: 1309 (v. 16B)5. Divan-ı Osman Nevres, Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi, Bağdatlı Vehbi, No: 1708 (s. 51)6. Divan-ı Şeyh Galib, Millet Yazma Eser Kütüphanesi, Ali Emiri Manzum, No: 331/1 (v. 3A)7. Gülistan-ı Şemail, Millet Yazma Eser Kütüphanesi, Ali Emiri Manzum, No: 1400 (v. 16B)8. Terceme-i Erbe’une Hadisen, Milli Kütüphane, Ankara Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi, No: Hk 2441/6 (s. 155)9. https://kulliyat.risale.online/10. https://portal.yek.gov.tr/

دگرلي دوستلر، بر دوشونور كونلك حياتده قوللانديغمز كلمه لرڭ أوزريمزده كي اتكيلريني افاده ايتمك ايچون شويله دير: “حياتڭزدن ممنون دگلسه ڭز سوزلريڭزي بر يره دوكمك ايي بر فكر اولابيلير.” باشقه بري ايسه كلمه لرڭ كوجي حقّنده شو چارپيجي افاده لري قوللانير: “مودرن بيليم هنوز برقاچ كلمه نڭ كوجي قدر اتكيلي بر علاج أورته مدي.” يعني قوللانديغمز كلمه لر كرچكدن بزم ايچ دنيامزده اولوملي- اولومسز چوق فرقلي اتكيلر اولوشديرمه پوتانسييلنه صاحب آراچلردر. مثلا آننه ، اميد، اوموت، خارقه ، هنوز، سوكي، شفقت، عشق، محتشم، ايمان، امكان، اللّٰهڭ اذنيله ياپابيليرم! كبي كلمه لر اولوملي يوڭده دوشونجه لريمزي، دويغولريمزي، ايچ دنيامزي دريندن ايتكيله مه كوجنه صاحبدر. أويله يسه قوللانديغمز كلمه لري سچه رك أوزنله قوللانالم. قوللانالمكه كلمه لر بزه بار (يوك) دگل، يار اولسون! قيمتلي دوستلر مايس آينده كوكنلرينه يولجيلق ياپاجغمز ايلك كلمه مز “سبيل”Değerli dostlar, bir düşünür günlük hayatta kullandığımız kelimelerin üzerimizdeki etkilerini ifade etmek için şöyle der: “Hayatınızdan memnun değilseniz sözlerinizi bir yere dökmek iyi bir fikir olabilir.” Başka biri ise kelimelerin gücü hakkında şu çarpıcı ifadeleri kullanır: “Modern bilim henüz birkaç kelimenin gücü kadar etkili bir ilaç üretemedi.” Yani kullandığımız kelimeler gerçekten bizim iç dünyamızda olumlu-olumsuz çok farklı etkiler oluşturma potansiyeline sahip araçlardır. Mesela anne, ümit, umut, harika, henüz, sevgi, şefkat, aşk, muhteşem, iman, imkân, Allah’ın izniyle yapabilirim! gibi kelimeler olumlu yönde düşüncelerimizi, duygularımızı, iç dünyamızı derinden etkileme gücüne sahiptir. Öyleyse kullandığımız kelimeleri seçerek özenle kullanalım. Kullanalım ki kelimeler bize bâr (yük) değil, yâr olsun! Kıymetli dostlar mayıs ayında kökenlerine yolculuk yapacağımız ilk kelimemiz “sebil”SEBİL: Bu kelime Arapçadan dilimize geçmiştir. Arapça “yol” anlamındaki bu kelime Türkçeye geçtikten sonra çok farklı bir manada kullanılmıştır. Hayır, hasenat yaparak Rabbimizi razı etmeyi en birinci vazifeleri bilen ecdadımız, Allah’ın rızasını kazanmak için yol kıyılarında yolcuların su içmeleri için çeşmeler yaparlardı. İşte bu küçük çeşmelere sebil adını verdiler. Ayrıca Kur’an-ı Kerimde geçen “Allah’ın rızasını kazanma yolunu” anlatan, “fisebilillah” ifadesi de, “sebil” kelimesinin Arapça orijinal manasından farklı bir şekilde kullanımında etkili olduğunu söyleyebiliriz.KİRAZ: Gülgillerden olan ekseriyetle yapraklanmadan önce çiçek açan ve özellikle mayıs ayının sonlarında dalların elleriyle Rabbimizin ikram ettiği bu meyve Latinceden dilimize geçmiştir. Aslı “kerasi” olan bu kelime Kırmızı meyve anlamındadır. Kirazın ana vatanı Karadeniz’deki “kerasus” olarak da söylenir. Kerasus zamanla “Giresun” olarak dilimizde yerini almıştır. Kiraz ağaçları Türkçemizde çiçekleriyle, bahçeleriyle bilhassa lezzetli, mükemmel meyvesiyle güzelliğin bir sembolü olmuştur. Ayrıca kirazın bazı türlerinin odunu ince marangozlukta kullanılır. Çok sanatlı harika el işlemesi mobilya ürünlerine bu ağacın gövdesi vesile olur.HORTUM: Bu kelime Arapça olup Kur’ân kökenli kelimelerden biridir. Aslı “hurtum” olan bu kelime “burun” anlamındadır. Rabbimiz, Kalem suresinde kötü ahlaklı bir müşrikin akıbeti hakkında “Yakında onun hortumunun (burnunun) üzerine damga basacağız (da onu rezil edeceğiz)!” buyurmaktadır. Ayrıca hortuma güzel bir misal filin hortumudur. Zira bazı hayvanlarda boru gibi uzanmış olan ağız ve burun kısmı aynı hortuma benzer. BAYRAM: Eski Türkçeden köken alan bu kelimenin aslı “badram”dır. Zamanla “bayram” şeklinde söylenegelmiştir. Kelime Rusçaya, Kafkas ve Balkan dillerine de Türkçemizden geçmiştir. Milletçe sevinç içinde kutlanan, dinî veya millî bir anlam taşıyan kutsal günlere biz bayram diyoruz. Bayramlık, bayram harçlığı, bayram hazırlığı, bayram tebriği, bayram yeri gibi pek çok deyim dilimizde müstesna bir yere sahiptir.ÇİLEK: Anadolu’da baharla yaz arasında geçiş dönemini anlatan bir meyvedir çilek. Enfes tadı ve kokusuyla Yaradan’ın rahmetini gösteren çilek mayıs ayının en lezzetli meyvelerindendir. “Osmanlı çileği”, “Arnavutköy çileği”, “Ereğli çileği”, “Frenk çileği” gibi pek çok çeşitleriyle sofralarımızı süsler. Aslı “çigelek” olan bu kelime Türkçedir. Gülgillerden, beyaz çiçekli olan bu güzel meyvenin adı son yıllarda hormonlarla beraber anılsa da o muhteşem görüntüsü ve rengi insanlara ilham vermeye devam ediyor.DULDA: Moğolcadan dilimize geçmiş olan bu kelime Anadolu’da yaygındır. Özellikle yörük göçerler arasında kullanılan bu sözcük “Kuytu, korunaklı, gölgeli, siper yer” manasındadır. Mesela Karacaoğlan’a ait olan şu ifade duldayı anlatıyor: Yiğit duldasında yiğit saklanır / Muhannette gölge olmaz, dal olmaz!HAFRİYAT: Günlük kullanımda karıştırılan kelimelerden biri de hafriyattır. Arapça olan bu kelimeye genelde yanlışlıkla “harfiyat” denilir. Harfiyat “harf” kökünden türerken hafriyat ise “hafr” kökünden türer. “Kazmak, kazı yapmak” anlamına gelir. Bu kazma işine “Hafriye” işi de denilir. Yol ve inşaat yapmak, toprak altında kalan eski eserleri veya madenleri meydana çıkarmak için toprağı kazma işine bu isim verilir.

اسلام تاريخنده تسبيحڭ كچمشنى عصر سعادته قدر كوتورن روايتلر موجوددر. ترمذي و طبرانيده كچن بر روايته كوره پيغمبر افنديمز(ع ص م)، اشي حضرت صفيه(رض) آننه مزڭ ياننده ٤ بيڭ جواري چاقيل طاشي كورمشدر. سببنى سؤال ايتدكلرنده حضرت صفيه آننه مز، بونلري تسبيح ايتمك ايچون قوللانديغني سويله مشدر. اسلام تاريخي بوينجه اڭ يايغينلري ٣٣’لك و ٩٩’لق اولمق أوزره چشيتلي صاييلرده كي تسبيحلر، اللّٰهي ذكر ايتمك، تسبيح ايتمك، ورد و بللي صاييلرده دعا اوقومق ايچون قوللانيلمشدر. بو يوزدن مسلمانلرڭ شعارلرندن بري حالنه كلمشدر. تاريخ بوينجه چوق چشيتلي مالزمه لردن تسبيحلر ياپيلمشدر. بونلردن بر قسمي آبانوز، أود، شمشير، كل، پله سنك كبي آغاجلر ايله هندستان جوزينڭ قابوغندن ياپيلان قوقا كبي مالزمه لردن أورتيلمكده در. كيمي تسبيحلر ايسه ، عقيق، آمه تيست، يشيم، نجف، ياقوت، زمرد كبي طاشلردن ياپيلمقده در. بالتيق دڭزي جوارنده كي ئولكه لردن چيقاريلان و فوسيللشمش چام رچينه سي اولان كهربار ايسه كونمزده اڭ چوق رغبت كورن تسبيح چشيتلري آراسنده در. تسبيحلرڭ دانه لري، ايپه ديزيلير. ايپڭ ايكي اوجنڭ برلشديگي يره قونولان اوزون باشلغه عمامه دينير. عمامه دن صوڭره و كنلده ده ٣٣’لك تسبيحلرده ، ٣ تسبيح دانه سي داها ايپه ديزيلير و صوڭنه خاتمه قونور. عثمانلي تاريخنده پادشاهه ويا ديگر دولت و سراي كوروليلرينه تسبيحلر هديه ايديلديگندن برچوق بلكه ده بحث ايديلمه كده در. سلطان عبدالمجيد دونمنده بغداد واليسنه غايت قيمتلي بر اينجي تسبيح هديه ايديلير. والي بو تسبيحي، قبول ايديلوب ايديلميه جگني صورمق ايچون پادشاهه كوندرر. قبول ايديلمزسه اعاده ايده جكدر. سلطان عبدالمجيد، تسبيحي قبول ايدر و وزيرنده قالمه سني اراده ايدر.İslâm tarihinde tesbihin geçmişini Asr-ı Saâdet’e kadar götüren rivayetler mevcuttur. Tirmizî ve Taberânî’de geçen bir rivayete göre Peygamber Efendimiz (asm), eşi Hz. Safiye (ra) annemizin yanında 4 bin civarı çakıl taşı görmüştür. Sebebini sual ettiklerinde Hz. Safiye (ra) annemiz, bunları tesbih etmek için kullandığını söylemiştir. İslâm tarihi boyunca en yaygınları 33’lük ve 99’luk olmak üzere çeşitli sayılardaki tesbihler, Allah’ı zikretmek, tesbih etmek, vird ve belli sayılarda dua okumak için kullanılmıştır. Bu yüzden Müslümanların şiarlarından biri haline gelmiştir. Tarih boyunca çok çeşitli malzemelerden tesbihler yapılmıştır. Bunlardan bir kısmı abanoz, öd, şimşir, gül, pelesenk gibi ağaçlar ile hindistancevizinin kabuğundan yapılan kuka gibi malzemelerden üretilmektedir. Kimi tesbihler ise, akik, ametist, yeşim, necef, yakut, zümrüt gibi taşlardan yapılmaktadır. Baltık Denizi civarındaki ülkelerden çıkarılan ve fosilleşmiş çam reçinesi olan kehribar ise günümüzde en çok rağbet gören tesbih çeşitleri arasındadır. Tesbihlerin taneleri, ipe dizilir. İpin iki ucunun birleştiği yere konulan uzun başlığa imame denir. İmameden sonra ve genelde de 33’lük tesbihlerde, 3 tesbih tanesi daha ipe dizilir ve sonuna hâtime konur. Osmanlı tarihinde Padişaha veya diğer devlet ve saray görevlilerine tesbihler hediye edildiğinden birçok belgede bahsedilmektedir. Sultan Abdülmecid döneminde Bağdad Valisine gayet kıymetli bir inci tesbih hediye edilir. Vali bu tesbihi, kabul edilip edilmeyeceğini sormak için Padişah’a gönderir. Kabul edilmezse iade edecektir. Sultan Abdülmecid, tesbihi kabul eder ve vezirinde kalmasını irade eder. Transkripsiyonu: Tarih: Sultan Abdülmecid Dönemi(1)Hû(2)Seniyyü’l-himemâ kerîmü’ş-şiyemâ devletlû inâyetlû atûfetlû oğlum efendim hazretleri(3)Leffen meb’ûs-ı savb-ı vâlâları kılınan inci tesbîhi Bağdad Valisi atûfetlû Ali Paşa Hazretleri hasbe’l-hulûs bu defa senâverlerine (4)irsâl eylemiş ise de ittihâz olunan usûlümüz iktizâsı hodbehod kabûl edilmeyeceği derkâr ve gerçi bazı düvel-i mütehâbbe tarafından gönderilen (5)hedâyâ sûret-i kabûlde oluyor ve bu dahî o kabîlden gibi görünüyor ise de müşârun-ileyh hazretleri dahî saltanat-ı seniyyenin dâhil-i dâire-i usûl (6)ve nizâm-ı vüzerâ-yı izâmından bulunduğundan tesbîh-i mezkûrun kabûl ve adem-i kabûlünde ne-veçhile emr u irâde-i seniyye-i mülûkâne erzân buyurulur ise (7)ol-veçhile hareket olunacağı ve gerçi müsâade-i aliyye-i şâhâne şâyân buyurulduğu ve tensîb-gerde-i sâmîleri olduğu hâlde savb-ı senâverîden (8)harcı vesâir levâzımâtı Dozoğlu’na tanzîm ettirilip ve her ne kadar bi’l-eser bir şey değil ise de nâçizâne mübârek hâkipâ-yı mekârim-peymâ-yı (9)cenâb-ı mülûkâneye takdîm olunmak hâtır-güzâr-ı âcizânem olmakla bu bâbda ne-veçhile emr u irâde-i seniyye-i şâhâne şeref-sünûh buyurulur ise iş’ârı(10)bâbında irâde efendimindir(11)Ma’rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki (12)Hâme-pîrâ-yı ta’zîm ve ibcâl olan işbu tezkire-i (13)seniyye-i vekâlet-penâhîleriyle tesbîh-i mezkûr mübârek ve mes’ûd-ı (14)hâkipâ-yı hümâyûn-ı hazret-i mülûkâneye arz ve takdîm (15)ile meşmûl-ı lehâza-i mekârim-ifâza-i cenâb-ı Padişâhî (16)buyurulmuştur vâkıâ hediye-i mezkûra hedâyâ-yı resmiye (17)ve aleniye kabîlinden olarak kabûlünde bir gûne beis (18)olmadığından ol-vechle kabûl buyurulması husûsuna (19)müsâade-i seniyye-i şâhâne erzân buyurulmuş olup(20)gerçi tesbîh-i mezbûrun hâkipâ-yı uyûn-ârâ-yı hazret-i (21)mülûkâneye takdîmi hâtır-güzâr-ı âlîleri olduğu (22)iş’âr-ı vâlâ-yı asfânelerinden nümûdâr olmuş (23)ve tesbîh-i mezbûrun bu veçhile takdîmi (24)sûretini iş’âra masrûf buyurulan (25)himem-i seniyyeleri tamam-ı sıdk-ı ihlâs-ı (26)ubûdiyetleri (27)îcâbından olarak bu bâbda mahzûziyet-i âlî hâsıl olmuş ise de tesbîh-i mezkûrun (28)kabûl ve tevkîfinden sarf-ı nazarla yine taraf-ı eşref-i vekâletpenâhîlerine inâyet ve ihsân-ı (29)şâhâne buyurularak iâde-i savb-ı sâmîleri kılınmış olmakla ol-bâbda emr u fermân (30)hazret-i veliyyü’l-emrindir

Hint topraklarının İslâmlaşması, Dört Halife döneminde yapılan akınlarla başlamış, Gazneliler, ardından Gurlular ve Delhi Sultanlığı vasıtasıyla hızlanmıştır. Hindistan Müslümanlarıyla Osmanlıların ilk münasebeti Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethine ilişkin tebrikler vesilesiyle vuku bulmuş, özellikle Yavuz Sultan Selim’in hilafeti deruhte etmesiyle bu ilişkiler derinleşmiştir. 1858’de Hint bölgesinin resmen İngiliz sömürgesine girmesinden sonra ise Hint Müslümanları, halife idaresindeki son İslâm devleti olarak gördükleri Osmanlıları daha fazla desteklemeye başlamışlardır. 1877-1878 Rus ve 1897 Yunan Savaşlarında sarf ettikleri “Türkler için yapabileceğimiz her şeyi yapmak bizim için farzdır; zira yeryüzünde Müslümanların taşıdıkları haysiyet Türkler yüzündendir.” ve “Bütün servetimiz, evlerimiz, mülklerimiz, bedenimiz ve ruhumuz büyük İslam hükûmetinin yoluna feda olsun.” sözleri, onların Osmanlı’ya yaptıkları maddi destekleri hangi duygularla gerçekleştirdiklerini ortaya koymaktadır. Abdülhamid Han’ın başlattığı Hicaz Demiryolu Projesi için büyük meblağlar göndermeleri, bu kuvvetli bağın bir başka tezahürüdür.Bu yardım ve destekler, Sultan Abdülhamid’den sonra Trablusgarp ve Balkan Savaşlarında da kampanyalar ve mitinglerle devam etmiş, I. Dünya Harbi sonrası İngiltere’nin hilafet merkezini istila etmesi, Hint Müslümanları arasında galeyana sebep olmuştur. Bu olay, hem Hindistan’ın hem de Türkiye’nin işgalinde etkin rol oynayan İngiltere’ye karşı gösteriler düzenlenmesine, askerlik ve vergi emirlerinin reddedilerek pasif direniş uygulanmasına zemin hazırlamıştır. Hatta 1918-1924 tarihleri arasında faaliyet gösteren Hindistan Hilafet Hareketi, Osmanlı hilafetinin dinî ve siyasi hâkimiyetini muhafaza gayesine yöneliktir.TBMM’nin açılmasından sonra da hilafet için desteklere devam eden Hint Müslümanları, vesikamızda da açıkça göreceğimiz üzere kadınların mücevherlerini bağışlaması dâhil olmak üzere hatırı sayılır miktarlarda maddi yardımlarda bulunmuşlardır. Bu esnada gönderilen paralar Mustafa Kemal’in şahsi hesabına gönderilmiştir, ki belgede geçen “Hind Hilâfet Komitesinden doğrudan doğruya emrime gelen mebâliğ” ifadesi bunu desteklemektedir. İşin ilginci, bu yardımlar 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasından sonra da sürmüş, Sultan Vahdeddin’den sonra halife seçilen Abdülmecid Efendi’nin halifeliği Hindistan Hilafet Konferansı’nda kabul ve tasdik edilmiştir. Hatta Mustafa Kemal’e “müncî-i hilâfet” unvanı bile verilmiştir. Ancak 3 Mart 1924 tarihinde hilafetin kaldırılması hareketin farklı görüşlere ayrılıp bütünlüğünü kaybetmesine sebep olmuştur.Günümüzde Pakistan halkına karşılık gelen Hintli Müslümanların İslam hilafeti hususunda kısaca özetlemeye çalıştığımız tarihî duruşları, her ne kadar neticeye ulaşamamış olsa da İslâm uhuvvetini göstermesi bakımından kayda değerdir ve bu kardeşlik günümüzde de hamdolsun devam etmektedir. Bu arada, tamamen İslâm hilafetini ayağa kaldırmak amacıyla gönderilen bu paraların bir kısmının, İslâm’ın en büyük yasaklarından olan faiz esasına dayanan bir bankaya aktarılması da murâdın hilâfına büyük bir tezat olsa gerek. Vesika 1 Hindistan’da müslüman kadınlar tarafından teberrü edilen mücevherat ile toplanan iane karşılığı iki çekin Gazi Mustafa Kemal Paşa emrine gönderildiği (22 Ocak 1923)HüveMelfûf2(1) Hâriciye Vekâlet-i Celîlesine(2) İslâmiyet’in müdâfaʻası uğurunda şehîd olan kardeşlerinin eytâm ve erâmili içün Fransız Hindistan’ında Karaikal’da (3) Müslüman hanımlar tarafından teberruʻ edilen mücevherât ve sâire esmânıyla yine aynı maksadla toplanılan iʻâne (4) yekûnü olmak üzere biri 5.551, diğeri 1.281 frankı ihtivâ eden iki çek (5) mahall-i mezkûrdan Başkumandanımız Gâzî Müşîr Mustafa Kemal Paşa hazretleri emrine irsâl edilmiş olmakla (6) leffen takdîm kılınmış ve meblağ-ı mezkûrun paşa hazretlerine li-ecli’t-takdîm alındığına dâir olarak iʻtâ eylediğim (7) cevâba da îcâb eden teşekkürât terdîf edilmiştir efendim.(8) 425/87 Fî 22 Kânûn-i Sânî sene 339 Vesika 2 Hint Hilafet Komitesi ve diğer muhtelif yerlerden gönderilen meblağlar ve bu meblağdan harcananlar hakkında verilen malumat (Belge tasnif tarihi: 31.12.1927) Vesika 3 1921-1923 yılları arasında Hint Hilafet Komitesiʼnden gönderilen meblağların dökümü (Belge tasnif tarihi: 31.12.1927)Kelimeler:Erâmil: Dul kadınlarEsmân: Bedeller, değerlerEytâm: YetimlerLeffen: Ek olarakLi-ecli…: …mek içinTeberruʻ: Karşılıksız verme, bağışlamaTerdîf: Ekleme, katma

El-Hadîsü’l-ʻâşirKāle Resûlullâh sallallâhu ʻaleyhi ve sellem: “Mâ enzelellâhu dâ’en illâ ve enzele lehû şifâ’en”Hakk teʻâlâ bir maraz inzâl itmedi illâ anınçün bir şifâ inzâl eyledi. Yaʻnî müdâvât-ı marîz dâire-i şerʻden hāric ve maʻâric-i bidʻate ʻâric değildir. Her derde bir devâ şifâhāne-i Rabbânîde hâzır ve müheyyâdır. Tashîh-i mizâc içün mübâşeret-i ilâc emr-i hasen ve ʻamel-i müstahsen oldığı kavl ü fiʻl-i Nebevî ile mübeyyendir. ʻİlm-i beden ʻilm-i dîn üzerine takdîm olundığının vechi budur ki, mâdâm ki nevʻ-i benî âdem lâbis-i libâs-i sıhhat olmaya, ʻalâ-vechi’l-lâyık ʻibâdât ü tāʻâta müdâvemet idemez. Havâss-ı eşyâ ve emzice-i merzāyı bilüb münâsebeti ile tedbîr ü devâ itmek ʻilm-i tıbbı bilmeğe mevkūfdur. Binâen ʻaleyh etıbbâ-yı İslâm nâsın eʻazz ü ekremidir. Hâkim ve hekîm olmayan memleketde temekkün ve istikrârın ʻadem-i cevâzın ʻukalâ-yı hikmet-şiʻâr sebt-i cerîde-i âsâr eylemişlerdir. Etıbbâ-yı edyân-ı sâire kemâl-i hazâkat ve tecrübe ile engüşt-nümâ dekāyık ve hakāyık-ı emrâz ve ʻilele vukūf ve şuʻûr ile meşhûr ve ʻâlem-ârâ ise de vücûd-ı nâzenîni dest-i ihânetlerine teslîm itmek câiz değildir. Ancak istintāk olunub tabîb-i Müslim-tedbîri ile baʻzı sözlerine müsâʻade lâ-be’sdir.KıtʻaMülk-i Osmâniyyede mevcûd iken Müslim hekîmİtmez erbâb-ı hikem kâfir tabîbe iʻtibârʻİlm-i tıbbın şart-ı hāssü’l-hāss ʻakl ü dindirOlsa ʻaklı eylemezdi çirk-i şirki ihtiyârKELİMELER:ʻAlâ-vechi’l-lâyık: Layık olduğu şekildeʻÂlem-ârâ: Cihanı süsleyen ʻÂric: Yukarı çıkan, yükselen Cerîde-i âsâr: Kitapların yazıldığı defter Çirk: Kir, pislik Dekāyık: Anlaşılması güç olan ve dikkat isteyen ince şeyler Dest: El Eʻazz: En aziz Edyân: Dinler Engüşt-nümâ: Parmakla gösterilen, meşhur Hakāyık: Hakikatler Hazâkat: Ustalık ʻİlel: Hastalıklar İstintāk: Sorguya çekme Lâ-be’s: Zararı yok Lâbis-i libâs-i sıhhat: Sıhhat elbisesini giyen Maʻâric: Merdivenler Merzā: Hastalar Mevkūf: Bağlı Mübâşeret: İşe başlama Mübeyyen: Açıkça bildirilen Müdâvât: Hastayı tedavi etme Müstahsen: Güzel görülmüş olan Sebt: Yazma, kaydetme ʻUkalâ-yı hikmet-şiʻâr: Hikmetli akıl sahipleriKaynak: Osmanzâde Tâib Ahmed (v.1136/1724)

Bu sayımızda öğrendiğimiz harflerden “ع” (Ayın)’nın diğer harflerle birlikte nasıl yazılacağını göreceğiz. Harfleri yazarken, daha önce öğrendiğimiz başlama ve bitiş şekillerini unutmayalım.

Dergiyi takip edenler, yazmanın da zevkine ulaşıyorlar. Her ay ilerlediğinizi sizler de fark ediyorsunuz. Her işte olduğu gibi, bu işte de bizzat kendimizin gayret göstermesi önemli olacaktır.Görme Hevesi (Muhammed İkbal)yurdunu terk etmişti mecnun, çölü de terk etsinsöyleyin, görme hevesinde ise Leyla’yı da terk etsiney derviş, burada, olgunluğa erişince elde edilir ereksen dünyayı terk etmişsin bir tek, öte dünyayı da terk etöykünmekten daha iyidir kendini yok etmekkendin ara yolunu, Hızır’ı beklemeyi terk etsanki kalemsin dilin ellerin sözleriyle doluelin sözüyle gereksiz övünmeyi terk et Ç Ö Z Ü M كورمه هوسييورديني ترك ايتمشدي مجنون، چولي ده ترك ايتسينسويله يڭ، كورمه هوسنده ايسه ليلايي ده ترك ايتسيناي درويش، بوراده ، اولغونلغه ايريشنجه الده ايديلير ايركسن دنيايي ترك ايتمشسڭ بر تك، أوته دنيايي ده ترك ايتأويكونمكدن داها اييدر كنديڭي يوق ايتمككنديڭ آرا يولڭي، خضري بكله مه يي ترك ايتصانكه قلمسڭ ديلڭ اللرڭ سوزلريله طوليالڭ سوزيله كركسز أوگونمه يي ترك ايت

صدر اعظم رستم پاشا ايله اشي مهرماه سلطان آقشام ييمكلريني ييديلر، دڭزه ناظر بيوك اوطه نڭ جومبه سنده ير آلان سدير أوزرنده قهوه لريني يودوملييورلردي. رستم پاشا:- سلطان باباڭ استانبول نفوسني آز بولمش، آرتديرمه يه چاليشييور. - خيردر، نره دن كيملري اسكان ايده جكسڭز؟- اسكان يوق اما بتون آناطولي و بالقانلر آز قالدي استانبوله طولوشاجق. نفوس آرتيشنڭ أوڭنده كي اڭ بيوك مانعه يي باباڭز قالديرمق أوزره .- معمّالي قونوشمايڭز، صدده كليڭز، رستم پاشام.- سوكيلي قاين پدرم، كاغدخانه ده و بلغراد اورمانلرنده بولونان بتون صو قايناقلريني استانبوله كتيرتمك ايستييور. معمار باشنه تعليمات ويرمش، او ده “تمام سلطانم، امريڭز باش أوستنه . سز امر ايدڭ بن ياپارم سلطانم!” دييوب طورييور. يعني بيلديگڭ طالقاغوقلق پشنده .- سلطان بابام امر ايدنجه معمار باشي نه ياپسين. شو آدمي ده بر سوه مدڭ كيتدي.- معمار باشي ايشنڭ اهليدر اما آدمڭ بڭا بر باقيشي وار، صورما… شهزاده مصطفي اولايي چوق كيمسه ده كوتو تأثير بيراقدي.- بن سورم معمار باشني، ايشنڭ اهليدر. اسكدارده اوڭا ياپديرديغم جامع ديللره دستان اولدي. ادرنه قاپوده كي عرصه مه بر جامع داها ياپديرمه يي دوشونويورم.- الله قبول ايتسين! بن نه ياپاجغمي بيلييورم، براز داها صبر ايتمك كرك.نيقوله اوسته ، معمار باشندن آلديغي تعليمات أوزره استانبوله صويي كتيريله جك دره لري و قايناق صولريني تك تك تثبيت ايتمك ايچون قوللري صيوادي. كاغدخانه جوارنده كي بتون دره لري و بو صولرڭ هانكي كذركاهدن اگريقاپو مقسمنه كوتورولمسي كركديگني حسابلادى. صو يوللرينڭ و صو كمرلرينڭ قروكيلريني چيزدي. اوسته باشيلري طوپلادي. قروكيلر أوزرندن صوڭ قونتروللر و حسابلامه لري كوزدن كچيرمكده لر:- محمد اوسته ، قاچ يرده صو كمري ياپيلمسي ايجاب ايدييور؟- استادم، ايريلي اوفاقلي اوتوز أوچ عدد صو كمري ياپمه مز ايجاب ايدييور. بو صو كمرلرندن بش دانه سي بيوك اولاجق، ديگرلري چشيتلي ابعادلره صاحب كوچك صو كمرلرندن متشكّلدر. اڭ اوزون كمر يدي يوز اون بر متره اوزونلغنده و يگرمي بش متره يوكسكلگنده در. اوني ايكي قاتلي ياپمه مز ايجاب ايدييور. بر ديگر كمر درت يوز سكز متره اوزونلغنده و اوتوز بش متره يوكسكلگنده در. ماغلوه ياپاجغمز كمرڭ ايسه ايكي يوز اللي سكز متره اوزونلغنده و اوتوز آلتي متره يوكسكلگنده اولمسي ايجاب ايدييور…- قاسم اوسته ، بلغراد اورمانلرندن اعتبارًا حسابلاديغمزده اصاله خطّنڭ يكون اوزونلغي نه قدر؟- اوستام، ياقلاشيق اون بر فرسخلق بر مسافه .- خضر چاوش، ياپاجغمز خطلر ايله قاچ چشمه صويه قاووشاجق؟- نيقوله اوسته ، صويه احتياج دويولان محله لر تثبيت ايديلدي. ١٣٥ يڭي چشمه انشا ايديله جك. اسكي چشمه لرله برلكده ياقلاشيق أوچ يوز چشمه يه صو ويريله جك.- حي ماشاء الله! هركس النده كي قروكيلرڭ بر صورتنى چيقارارق جمعه يه قدر بڭا تسليم ايتسين. معمار باشي عجله ايدييور. سلطان سفره چيقمادن صوڭ حاضرلقلري عرض ايتمه سي كركييورمش. هادي اوغورلر اولا!معمار باشي براز قايغيلي. نيقوله اوسته دن خبر آلامييور. حالبوكه جمعه نمازندن أوڭجه قروكيلري و ياپيلان حساب دفترينى تسليم ايتمه سي كركييوردى. معمارخانه ده كله جك مژده لي بر خبري بكلييوردي.- خضر چاوش، نيقوله نڭ خبري وارمي؟- خير، بز ده خبر آلامييورز. جمعه كوني صباح أودن چيقدقدن صوڭره اوني بر داها كورن اولمامش.- قروكيلر ده اونده يدي. توه، نه ياپاجغز؟ پازارايرتسي سلطانه عرض ايده جكدم. صوڭ قونتروللري ياپمق ايچون اراضي يه چيقنجه باشنه بر ايشمي كلدي عجبا؟براز صوڭره بر خبرجي النده بر پوصله ايله كلدي. پوصله ده نيقوله اوسته نڭ برقاچ عسكر آراسنده يدي قله يه طوغري زورله كوتورولديگنه دائر بيلكي واردي.معمار باشي:- پاشا يينه ياپدي ياپاجغني. دولت عليه نڭ دامادي بر صدر اعظم اولمسي جرئتنى آرتديرييور. سلطانڭ اراده سنه ناصل بويله پرواسزجه قارشي كله بيلير، عقلم آلمييور.معمار باشي آياغه قالقدي و أوڭجه طوپقاپوده كي سرايه اوغرادي. اورادن طوغريجه يدي قله زندانلرينڭ اولديغي يره كلدي. قاپيده كي عسكره قلعه دزداري ايله كوروشمك ايسته ديگني بليرتدي. قلعه دزداري براز صوڭره قاپيده بليردي:- امان افندم خوش كلديڭز، صفالر كتيرديڭز. سبب زيارتڭز نه در؟معمار سنان:- بنم سبب زيارتم بلليدر، دييوب همن النده كي خطّ همايوني دزداره اوزاتدي.دزدار خطّي اوقوينجه يوزي قيزاردي، ايچري كيردي. براز صوڭره آرقه سنده نيقوله اوسته اولديغي حالده طيشاري چيقدي. نيقوله اوسته براز خيرپالانمشدي. يوزنده و بويننده قيزاريقلقلر واردي. معمار باشني كورور كورمز تبسّم ايتدي:- معمار باشيم خوش كلديڭز. براز داها ايچريده قالسه م اييجه بوڭالاجقدم. بن سزي داها ايركن بكلييوردم.- يريڭي تثبيت ايتمه م و سلطاندن فرمان آلمه م براز زمان آلدي. الڭ يوزڭ نه حالده در، نه اولدي؟- كليركن براز ايتيش قاقيش اولدي. ايچريده ايي داورانديلر، مسئله يوق معمار باشيم.- بوڭا ده شكر. هادي زمانمز آزالدي، همن كيتملي يز.- خوشجه قالاسڭ دزدار افندي!- سلامتله معمار باشيم، سلامتله …- هادي كل، اوراقلرڭ كيمده اولديغي بللي اولدي. كيدوب اوراقلري ده آلالم، صوڭ قونتروللري ياپوب راپوري سلطانمزه عرض ايده لم.سلطان سفره چيقمادن أوّل قرق چشمه اصاله خطّنڭ ياپيلمسي ايچون كركلي بتون تعليماتي ويردي. وقفلر أوزرندن و خزينۀ خاصّه دن كركلي مالي قايناق آيريلدي. معمار باشي سنان رياستنده هجري ٩٦١ ييلنده باشلايان چاليشمه لر طقوز ييل سوردي. ياقلاشيق اللي بش كيلومتره اوزونلغه صاحب اصاله خطّي تماملاندي و استانبول اوزون ييللر صو احتياجنى قارشيلاياجق بيوك بر اثره قاووشمش اولدي.ابراهيم پاشا يوقوشدن اينركن جادّه نڭ قارشوسنده ير آلان سليمان خان چشمه سي ناميله معروف چشمه نڭ كتابه سنده شو افاده لر ير آلمقده در:بانئ أوّل سليمان خان فردوس آشيان ايله دي قرق چشمه احيا، قيلدي نامن بر حيات(ايلك بانيسي جنّت مكان سليمان خان، بو قرق چشمه يي احيا ايتدي و آدينى ابدي قيلدي)Sadrazam Rüstem Paşa ile eşi Mihrimah Sultan akşam yemeklerini yediler, denize nazır büyük odanın cumbasında yer alan sedir üzerinde kahvelerini yudumluyorlardı. Rüstem Paşa:- Sultan baban İstanbul nüfusunu az bulmuş, arttırmaya çalışıyor.- Hayırdır, nereden kimleri iskân edeceksiniz?- İskân yok ama bütün Anadolu ve Balkanlar az kaldı İstanbul’a doluşacak. Nüfus artışının önündeki en büyük mâniayı babanız kaldırmak üzere.- Muammalı konuşmayınız, sadede geliniz, Rüstem Paşam.- Sevgili kayınpederim, Kâğıthane’de ve Belgrad Ormanları’nda bulunan bütün su kaynaklarını İstanbul’a getirtmek istiyor. Mimarbaşına talimat vermiş, o da “Tamam Sultanım, emriniz baş üstüne. Siz emredin ben yaparım Sultanım!” deyip duruyor. Yani bildiğin dalkavukluk peşinde.- Sultan babam emredince Mimarbaşı ne yapsın. Şu adamı da bir sevemedin gitti.- Mimarbaşı işinin ehlidir ama adamın bana bir bakışı var, sorma… Şehzade Mustafa olayı çok kimsede kötü tesir bıraktı.- Ben severim Mimarbaşını, işinin ehlidir. Üsküdar’da ona yaptırdığım cami dillere destan oldu. Edirnekapı’daki arsama bir cami daha yaptırmayı düşünüyorum.- Allah kabul etsin! Ben ne yapacağımı biliyorum, biraz daha sabretmek gerek.Nikola Usta, mimarbaşından aldığı talimat üzere İstanbul’a suyu getirilecek dereleri ve kaynak sularını tek tek tespit etmek için kolları sıvadı. Kâğıthane civarındaki bütün dereleri ve bu suların hangi güzergâhtan Eğrikapı maksemine götürülmesi gerektiğini hesapladı. Suyollarının ve su kemerlerinin krokilerini çizdi. Ustabaşıları topladı. Krokiler üzerinden son kontroller ve hesaplamaları gözden geçirmekteler:- Mehmet Usta, kaç yerde su kemeri yapılması icap ediyor?- Üstadım, irili ufaklı otuz üç adet su kemeri yapmamız icap ediyor. Bu su kemerlerinden beş tanesi büyük olacak, diğerleri çeşitli ebatlara sahip küçük su kemerlerinden müteşekkildir. En uzun kemer yedi yüz on bir metre uzunluğunda ve yirmi beş metre yüksekliğindedir. Onu iki katlı yapmamız icap ediyor. Bir diğer kemer dört yüz sekiz metre uzunluğunda ve otuz beş metre yüksekliğindedir. Mağlova’da yapacağımız kemerin ise iki yüz elli sekiz metre uzunluğunda ve otuz altı metre yüksekliğinde olması icap ediyor…- Kasım Usta, Belgrad Ormanları’ndan itibaren hesapladığımızda isale hattının yekûn uzunluğu ne kadar?- Ustam, yaklaşık on bir fersahlık bir mesafe.- Hızır Çavuş, yapacağımız hatlar ile kaç çeşme suya kavuşacak?- Nikola Usta, suya ihtiyaç duyulan mahalleler tespit edildi. 135 yeni çeşme inşa edilecek. Eski çeşmelerle birlikte yaklaşık üç yüz çeşmeye su verilecek.- Hay maşallah! Herkes elindeki krokilerin bir suretini çıkararak cumaya kadar bana teslim etsin. Mimarbaşı acele ediyor. Sultan sefere çıkmadan son hazırlıkları arz etmesi gerekiyormuş. Hadi uğurlar ola!Mimarbaşı biraz kaygılı. Nikola Usta’dan haber alamıyor. Hâlbuki cuma namazından önce krokileri ve yapılan hesap defterini teslim etmesi gerekiyordu. Mimarhanede gelecek müjdeli bir haberi bekliyordu.- Hızır Çavuş, Nikola’dan haber var mı?- Hayır, biz de haber alamıyoruz. Cuma günü sabah evden çıktıktan sonra onu bir daha gören olmamış.- Krokiler de ondaydı. Tüh, ne yapacağız? Pazartesi Sultan’a arz edecektim. Son kontrolleri yapmak için araziye çıkınca başına bir iş mi geldi acaba?Biraz sonra bir haberci elinde bir pusula ile geldi. Pusulada Nikola Usta’nın birkaç asker arasında Yedikule’ye doğru zorla götürüldüğüne dair bilgi vardı.Mimarbaşı:- Paşa yine yaptı yapacağını. Devlet-i Aliyye’nin damadı bir sadrazam olması cüretini arttırıyor. Sultanın iradesine nasıl böyle pervasızca karşı gelebilir, aklım almıyor.Mimarbaşı ayağa kalktı ve önce Topkapı’daki saraya uğradı. Oradan doğruca Yedikule zindanlarının olduğu yere geldi. Kapıdaki askere kale dizdarı ile görüşmek istediğini belirtti. Kale dizdarı biraz sonra kapıda belirdi:- Aman efendim hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Sebeb-i ziyaretiniz nedir?Mimar Sinan:- Benim sebeb-i ziyaretim bellidir, deyip hemen elindeki hatt-ı hümâyunu dizdara uzattı.Dizdar hattı okuyunca yüzü kızardı, içeri girdi. Biraz sonra arkasında Nikola Usta olduğu halde dışarı çıktı. Nikola Usta biraz hırpalanmıştı. Yüzünde ve boynunda kızarıklıklar vardı. Mimarbaşını görür görmez tebessüm etti:- Mimarbaşım hoş geldiniz. Biraz daha içeride kalsam iyice bunalacaktım. Ben sizi daha erken bekliyordum.- Yerini tespit etmem ve sultandan ferman almam biraz zaman aldı. Elin yüzün ne haldedir, ne oldu?- Gelirken biraz itiş kakış oldu. İçeride iyi davrandılar, sorun yok Mimarbaşım.- Buna da şükür. Hadi zamanımız azaldı, hemen gitmeliyiz.- Hoşça kalasın dizdar efendi!- Selametle Mimarbaşım, selametle…- Hadi gel, evrakların kimde olduğu belli oldu. Gidip evrakları da alalım, son kontrolleri yapıp raporu sultanımıza arz edelim.Sultan sefere çıkmadan evvel Kırkçeşme isale hattının yapılması için gerekli bütün talimatı verdi. Vakıflar üzerinden ve Hazine-i Hassa’dan gerekli mali kaynak ayrıldı. Mimarbaşı Sinan riyasetinde Hicri 961 yılında başlayan çalışmalar dokuz yıl sürdü. Yaklaşık elli beş kilometre uzunluğa sahip isale hattı tamamlandı ve İstanbul uzun yıllar su ihtiyacını karşılayacak büyük bir esere kavuşmuş oldu.İbrahim Paşa Yokuşu’ndan inerken caddenin karşısında yer alan Süleyman Han Çeşmesi namıyla maruf çeşmenin kitabesinde şu ifadeler yer almaktadır:Bânî-i evvel Süleymân Hân-ı Firdevs-âşiyânEyledi kırk çeşme ihyâ, kıldı nâmın ber-hayât(İlk banisi cennet mekân Süleyman Han, bu kırk çeşmeyi ihya etti ve adını ebedî kıldı.)

Aşcızâde Merhûm Elhâc Mustafa AğaHuve’l-hayyü’l-lâ-YemûtBak ey ahbâb-ı yârânımNasıldı eskiden hâlimGelüb gidüb yiyüb içübDerdi: “Sağ ola cânım”Bu söze aldanıp nîdeyimCihânın lezzetin tatdımMurâdım üzre hem gideyimMüsâ’ade etti devrânımMeğer teftiş-i ‘âlemdeDakîk olmuş âna andaSa’îd gibi bir ‘âdemdeOldum emrim olub kâtimZuhûra bağteten çıktıYıkub cânım harâb ettiTenim yerde turâb ettiYetîmdir iki evlâdımKELİMELER:Huve’l-hayyü’lâ-yemût: O diri olandır, asla ölmez.ahbâb: dostlaryârân: dostlar, sevdiklernîdeyim: Ne yapayım?müsaade: izin deverân: zamanın akışı, kadersa’îd: bahtiyar, mesut‘âdem: İnsanemir: buyruk, hükümkâtim: kapatıcı, sona erdirenzuhûr: ortaya çıkış bağteten: ansızın, beklenmeden turâb: toprak evlâd: çocukAşcızâde Mustafa Ağa Mezar KitabesiZiyâretten murâd duâdırBugün bana ise yarın sanadırAşçızâde merhûmElhâc Mustafa ÂğaRûhıçün FâtihâSene 1192KELİMELER:Ziyâret: Birini veya bir yeri görmeye gitmeMurâd: Amaç, gaye, istenen şeyMerhûm: Vefat etmiş, rahmet dileğiyle anılan kimseElhâc: Hac ibadetini yerine getirmiş kişiSüleyman Efendi Mezar KitabesiYâ-HûZiyâretden murâd ancak duâdırBugün bana ise yarın sanadırHumbâr-hâne-i Âmire tulumba müdîriAksaraylı Muhammed Efendi binSüleymân Efendilerin ruhlarîçün el-FâtihaFî 11 Zilkade 1326KELİMELER:Murâd: Amaç, gaye, maksat.Humbâr-hâne: Osmanlı döneminde saray ve devlet dairelerine bağlı bir tür ambar veya depo. Burada, tulumbacılar (itfaiyeciler) için bir merkez anlamına geliyor olabilir.Tulumba müdîri: Osmanlı döneminde itfaiye teşkilatının başında bulunan kişi. “Tulumba” burada yangın söndürme tulumbalarını ifade eder. Bin: “Oğlu” anlamında Arapça kelime.Fî: “İçinde, -de, -da” anlamında Arapça edat. Zilkade: Hicrî takvimin 11. ayı. 1326: Hicrî yıl (Miladî 1908 yılına denk gelir).

أيوب سلطانده ، چوملكجيلر جادّه سي ايله حيدر بابا جادّه سنڭ كسيشمنده ، جزري قاسم پاشا جامعنڭ تام قارشوسنده ير آلان بو ظريف چشمه ، ١٥٥٨ (ه.٩٦٦) ييلنده صدر اعظم سميز علي پاشا طرفندن انشا ايتديريلمشدر. خلق آراسنده “ايكي يوزلي چشمه ” اولارق ده بيلينير. آدينى، ايكي فرقلي يوڭه باقان يوزنده ده صو آقيتان معماريسندن آلير.قانوني سلطان سليمان دورنده صدر اعظملق كوروينى أوستلنن سميز علي پاشا، اهل بيته اولان درين سوكيسني بو چشمه آراجيلغيله ئولومسزلشديرمشدر. چشمه نڭ ايكي يوزندن بري حضرت حسنڭ، ديگري ايسه حضرت حسينڭ روحنه اتحاف ايديلمشدر. بو يوڭيله ياپي، ساده جه بر صو قايناغي دگل؛ عين زمانده بر محبّت و وفا نشانه سيدر.چشمه نڭ حضرت حسينه اتحاف ايديلن جبهه سي ديگرينه كوره داها يوكسك انشا ايديلمشدر. بو معماري فرق، حضرت حسينڭ كربلاده كي شهادتيله أوزدشلشن يوكسك معنوي مقامنه بر كوندرمه اولارق يوروملانابيلير. ياپي بتونيله كسمه طاشدن ياپيلمش، ايكي جبهه لي فورمي ايسه عادتا حضرت حسن و حسين كبي آغابك قرداش يان يانه طوران بر سسسز دعا كبيدر.يوكسك جبهه نڭ أوزرنده ير آلان كتابه ، آلتي بيتدن اولوشور و عثمانلي تركجه سيله قلمه آلينمشدر. كتابه نڭ صوڭ سطري شويله در:“دوكوب مالي بو زيبا چشمه يي ياپدڭ علي پاشا، ٩٦٦ (١٥٥٨). اهل بيته حرمتله . ”بو سطر، سميز علي پاشانڭ ثروتنى بو كوزل اثري ميدانه كتيرمك ايچون خرجاديغني و بوني اهل بيته دويديغي درين حرمتله ياپديغني آچيقجه اورته يه قويار.صدر اعظم سميز علي پاشا، ١٥٦٥ ييلنده وفات ايتمشدر. قبري، ايوب سلطان تربه سنڭ چيقيش قوريدورينڭ صولنده كي حضيره ده در. بو تاريخي چشمه ، استانبولڭ قلبنده هم معماري بر كوزللك هم ده معنوي بر سمبول اولارق حالا آياقده در. زيارتجيلريني ساده جه سرين صويله دگل، عصرلق بر محبّتله قارشيلامقده در.Eyüpsultan’da, Çömlekçiler Caddesi ile Haydar Baba Caddesi’nin kesişiminde, Cezerî Kasım Paşa Camii’nin tam karşısında yer alan bu zarif çeşme, 1558 (H.966) yılında Sadrazam Semiz Ali Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Halk arasında “İki Yüzlü Çeşme” olarak da bilinir. Adını, iki farklı yöne bakan yüzünde de su akıtan mimarisinden alır.Kanûnî Sultan Süleyman devrinde sadrazamlık görevini üstlenen Semiz Ali Paşa, Ehl-i Beyt’e olan derin sevgisini bu çeşme aracılığıyla ölümsüzleştirmiştir. Çeşmenin iki yüzünden biri Hz. Hasan’ın, diğeri ise Hz. Hüseyin’in ruhuna ithaf edilmiştir. Bu yönüyle yapı, sadece bir su kaynağı değil; aynı zamanda bir muhabbet ve vefa nişanesidir.Çeşmenin Hz. Hüseyin’e ithaf edilen cephesi diğerine göre daha yüksek inşa edilmiştir. Bu mimari fark, Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’daki şehadetiyle özdeşleşen yüksek manevî makamına bir gönderme olarak yorumlanabilir. Yapı bütünüyle kesme taştan yapılmış, iki cepheli formu ise adeta Hz. Hasan ve Hüseyin gibi abi kardeş yan yana duran bir sessiz dua gibidir.Yüksek cephenin üzerinde yer alan kitabe, altı beyitten oluşur ve Osmanlı Türkçesiyle kaleme alınmıştır. Kitabenin son satırı şöyledir:“Döküb mâli bu zibâ çeşmeyi yapdın Ali Paşa, 966 (1558). Ehl-i Beyt’e hürmetle.”Bu satır, Semiz Ali Paşa’nın servetini bu güzel eseri meydana getirmek için harcadığını ve bunu Ehl-i Beyt’e duyduğu derin hürmetle yaptığını açıkça ortaya koyar.Sadrazam Semiz Ali Paşa, 1565 yılında vefat etmiştir. Kabri, Eyüp Sultan Türbesi’nin çıkış koridorunun solundaki hazirededir. Bu tarihî çeşme, İstanbul’un kalbinde hem mimarî bir güzellik hem de manevî bir sembol olarak hâlâ ayaktadır. Ziyaretçilerini sadece serin suyla değil, asırlık bir muhabbetle karşılamaktadır.

اللّٰهڭ احسانياسحق موصلينڭ باباسي، مشهور بسته كار ابراهيم موصلي، بر كون يڭي بسته له دىگي بر كفته يي خليفه هارون رشيدڭ حضورنده اوقور. بو يڭي كفته خليفه نڭ چوق خوشنه كيدر:- كوزل اوقودڭ، اللّٰه سڭا احسان ايتسين، دييه رك تبريك ايدر.ابراهيم موصلي،- اي مؤمنلرڭ اميري! اللّٰهڭ بزه احساني سزڭ وسيله ڭزله در، ديينجه جواب خليفه نڭ خوشنه كيدر و برچوق احسانده بولونور.Allah’ın İhsanıİshak Mavsili’nin babası, meşhur bestekâr İbrahim Mavsili, bir gün yeni bestelediği bir güfteyi Halife Harun Reşid’in huzurunda okur. Bu yeni güfte halifenin çok hoşuna gider:- Güzel okudun, Allah sana ihsan etsin, diyerek tebrik eder.İbrahim Mavsili,- Ey Müminlerin Emiri! Allah’ın bize ihsanı sizin vesilenizledir, deyince cevap halifenin hoşuna gider ve birçok ihsanda bulunur.صلاح الدين ايّوبينڭ عدالتيصلاح الدين ايّوبي، چوق عادل و محاكمه ده طرفسز بر سلطاندي. زهد و تقواسيله برلكده بيوك و كوچك، زنكين و فقير آيريمي ياپماز، عدالتدن ذرّه قدر شاشمازدي.ميليونلرجه اتباعي اولان عادل سلطان، دنيا مالنه رغبت ايتمزدي. بينديگي آت، صيره دن بر آت ايدي. وفات ايتديگي زمان بر آلتين ايده جك قدر پاره سي چيقمامشدي. هر پازارايرتسي و پنجشنبه كونلري ديوان طوپلار، وزراسي ايله استشاره ايدردي. هفته ده بر كون ”خلق كوني“ ياپار، خلقڭ دردلريني ديڭلر، چاره سنه باقاردي.كندي نفسي ايچون كيمسه دن انتقام آلمامش، عالي جناب بر حكمدار ايدي. حتّي بر كون بر خاتون كيشي، قضا ايله النده كي نعلي فيرلاتدي؛ بو نعل ده سلطان صلاح الدينه راست كلدي. بو حال أوزرينه قيزمدي و نعلي آتان خاتونه ساده جه داها دقّتلي اولمسي ايچون تنبيهده بولوندي.بر كون شام شهرينڭ اكابرندن، خاطري صاييلير اما انسانلره حقسزلق ايدن برينى شكايت ايتديلر. درحال محاكمه يه آلديردي. اطرافنده كيلر، ”بو بيوك آدمدر، خاطري صاييلير بر كيشيدر.“ ديديلر. بونڭ أوزرينه :- بزده سلطان ايله بر حمالڭ حقوقي آراسنده فرق يوقدر، بردر، بويورديلر.Selahattin Eyyubi’nin AdaletiSelahattin Eyyubi, çok adil ve muhakemede tarafsız bir sultandı. Zühd ve takvasıyla birlikte büyük ve küçük, zengin ve fakir ayrımı yapmaz, adaletten zerre kadar şaşmazdı. Milyonlarca etbaı olan adil sultan, dünya malına rağbet etmezdi. Bindiği at, sıradan bir at idi. Vefat ettiği zaman bir altın edecek kadar parası çıkmamıştı. Her pazartesi ve perşembe günleri divan toplar, vüzerası ile istişare ederdi. Haftada bir gün “halk günü” yapar, halkın dertlerini dinler, çaresine bakardı.Kendi nefsi için kimseden intikam almamış, alicenap bir hükümdar idi. Hatta bir gün bir hatun kişi, kaza ile elindeki nalı fırlattı; bu nal da Sultan Selahattin’e rast geldi. Bu hâl üzerine kızmadı ve nalı atan hatuna sadece daha dikkatli olması için tembihte bulundu.Bir gün Şam şehrinin ekâbirinden, hatırı sayılır ama insanlara haksızlık eden birini şikâyet ettiler. Derhâl muhakemeye aldırdı. Etrafındakiler, “Bu büyük adamdır, hatırı sayılır bir kişidir.” dediler. Bunun üzerine:- Bizde sultan ile bir hamalın hukuku arasında fark yoktur, birdir, buyurdular.هلال اوردوگاهنده بر خطابه آلمان دولتنڭ برنجي جهان حربنده روس اوردوسندن آلديغي ترك اسيرلرڭ طوتولديغي قامپه ”هلال اوردوگاهي“ آدي ويريلمشدر. بر قربان بايرامنده بو قامپده ، ديگر مسلمان ملّتلردن ده اسيرلرڭ اشتراك ايتديگي بايرام نمازي قيلينير. بو نمازده عثمانلي دولتنڭ آلمانيه سفيري حقّي پاشا شو قونوشمه يي ياپمشدر:”افنديلر! ذات شاهانه يالڭز تركيه لي مسلمانلرڭ خليفه سي دگلدر. ناصل تركيه لي بر تركڭ، بر كردڭ پادشاهي ايسه روسيالي بر تركڭ، هندستانلي بر هندلينڭ، مصرلي و آفريقه لي بر عربڭ ده خليفه سي و شفقتلي باباسيدر.اولادلرينڭ هپسي ده نظرنده محترم و سوكيلي، هپسنه ده شفقت ايتمك و مرحمت النى اوزاتمق ايستر. فقط ايسته ديگي درجه ده بابالق وظيفه سني ايفا ايتمه لرينه ، عالم اسلامڭ بو درجه طاغينيق اولمسي بيوك بر مانع تشكيل ايتديگندن، بعضًا آرزو ايتدكلري طرزده معاونت ايلمه يه موفّق اولامازلر.تقديرمي دييه لم، نه دييه لم؟ هر ناصلسه عالم اسلام -هپمزڭ ده كورديگمز كنج خواجه افندينڭ ده شيمدي خطبه سنده سويله ديگي كبي- بو حاله دوشمش. جناب حقدن ديلر و اميد ايدرزكه برقاچ سنه صوڭره ، شيمديكي حالده اسير و محكوم اولان برچوق اسلام ملّتي يرينه ، متعدّيت اسلام حكومتلري كورورز.اونلر، هپسي ده بيوك و مشفق بابالري خاقانمزڭ جناح حمايه لرنده مسعود و حر ياشارلر. ايشته او زمان، تكميل مسلمانلرڭ خليفه لري اولان سوكيلي خاقانمز حضرتلري، آرزو بويوردقلري طرزده اولادلرينه بابالق ايده بيليرلر.“Hilal Ordugâhı’nda Bir HitabeAlman Devleti’nin Birinci Cihan Harbi’nde Rus ordusundan aldığı Türk esirlerin tutulduğu kampa “Hilal Ordugâhı” adı verilmiştir. Bir Kurban Bayramı’nda bu kampta, diğer Müslüman milletlerden de esirlerin iştirak ettiği bayram namazı kılınır. Bu namazda Osmanlı Devleti’nin Almanya sefiri Hakkı Paşa şu konuşmayı yapmıştır:“Efendiler! Zat-ı Şahane yalnız Türkiyeli Müslümanların halifesi değildir. Nasıl Türkiyeli bir Türk’ün, bir Kürt’ün padişahı ise Rusyalı bir Türk’ün, Hindistanlı bir Hintlinin, Mısırlı ve Afrikalı bir Arap’ın da halifesi ve şefkatli babasıdır.Evlatlarının hepsi de nazarında muhterem ve sevgili, hepsine de şefkat etmek ve merhamet elini uzatmak ister. Fakat istediği derecede babalık vazifesini ifa etmelerine, âlem-i İslâm’ın bu derece dağınık olması büyük bir mâni teşkil ettiğinden, bazen arzu ettikleri tarzda muavenet eylemeye muvaffak olamazlar.Takdir mi diyelim, ne diyelim? Her nasılsa âlem-i İslâm -hepimizin de gördüğümüz genç hoca efendinin de şimdi hutbesinde söylediği gibi- bu hâle düşmüş. Cenâb-ı Hak’tan diler ve ümit ederiz ki birkaç sene sonra, şimdiki hâlde esir ve mahkûm olan birçok İslâm milleti yerine, müteaddit İslâm hükûmetleri görürüz.Onlar, hepsi de büyük ve müşfik babaları Hakanımızın cenah-ı himayelerinde mesut ve hür yaşarlar. İşte o zaman, tekmil Müslümanların halifeleri olan sevgili Hakanımız Hazretleri, arzu buyurdukları tarzda evlatlarına babalık edebilirler.”پروزه حربيپروزه محاربه سي، ١٥٣٨’ده وقوع بولمشدر. طونانمه ، عادت اولديغي أوزره بو سنه نڭ بهارنده آق دڭزه چيقمش، آطه لر دڭزنده ونديكه عائد آطه لردن اون ايكيسني فتح ايتدكدن صوڭره كريده ده عسكر چيقارارق بعض قلعه لري تخريب و يغما ايتمشدي.عثمانلي طونانمسي، استانكوي صولرنده بولونديغي صيره ده ، آندره دوريا قومانده سنده كي اسپانيه طونانمه سنڭ شارلكنڭ متّفقلري بولونان ونديك و پاپا طونانمه لريله برلشه رك پروزه قلعه سني قوشاتمه يه تشبّث ايده جكلري خبري آليندي.بارباروس، رقيبلري ايله چارپيشمق ايچون ذاتًا فرصت قوللييوردي. درحال حركت ايتدي و پروزه أوڭلرنده راست كلديگي دشمان طونانمه سنڭ أوزرينه آتيلدي. عثمانلي طونانمسي، دشمانلرڭ يڭي و سچكين كميلردن مركّب طونانمه سنه نسبتله ضعيف ايدي.فقط بارباروسڭ و آرقداشلرينڭ عظيم، جسارت و مهارتي؛ بوڭا مقابل دوريانڭ تردّدي، غالبيتڭ عثمانلي طونانمه سنده قالمه سني نتيجه ويردي.بو ظفرله ، ياريم عصر قدر بر زمان تركلرڭ آق دڭزده حاكميتي تأمين ايديلمش اولدي. بو شرفلي دڭز مجادله سنده طورغود و مراد رئيسلر ده برابر بولونمشلر و موفّقيته اشتراك ايتمشلردي.Preveze HarbiPreveze Muharebesi, 1538’de vuku bulmuştur. Donanma, âdet olduğu üzere bu senenin baharında Akdeniz’e çıkmış, Adalar Denizi’nde Venedik’e ait adalardan on ikisini fethettikten sonra Girit’e de asker çıkararak bazı kaleleri tahrip ve yağma etmişti.Osmanlı donanması, İstanköy sularında bulunduğu sırada, Andrea Doria kumandasındaki İspanya donanmasının Şarlken’in müttefikleri bulunan Venedik ve Papa donanmalarıyla birleşerek Preveze Kalesi’ni kuşatmaya teşebbüs edecekleri haberi alındı.Barbaros, rakipleri ile çarpışmak için zaten fırsat kolluyordu. Derhâl hareket etti ve Preveze önlerinde rast geldiği düşman donanmasının üzerine atıldı. Osmanlı donanması, düşmanların yeni ve seçkin gemilerden mürekkep donanmasına nispetle zayıf idi.Fakat Barbaros’un ve arkadaşlarının azim, cesaret ve mahareti; buna mukabil Doria’nın tereddüdü, galibiyetin Osmanlı donanmasında kalmasını netice verdi.Bu zaferle, yarım asır kadar bir zaman Türklerin Akdeniz’de hâkimiyeti temin edilmiş oldu. Bu şerefli deniz mücadelesinde Turgut ve Murat Reisler de beraber bulunmuşlar ve muvaffakiyete iştirak etmişlerdi.

Aşağıda Hicri aylar ve kısaltmaları karışık olarak verilmiştir. Haydi, doğru karşılıklarını işaretleyelim ve ay isimlerinin okunuşlarını doğru sırasıyla yazalım.Divani belgelerde görülen aşağıdaki tarihi Fi 24 Receb 1286 şeklinde yazalım.